Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde,  2015 yılının Aralık ayında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının üzerinden 8 yıl geçti.  Cevat Paşa, Dabanoğlu, Fatihpaşa, Hasırlı, Savaş ve Cemal Yılmaz mahallelerini kapsayan yasaklar fiili olarak yıllarca devam ederken, yasak sonrası başlatılan yıkım nedeniyle geride ne sokak ne de mahalle kaldı.

Bitmeyen restorasyon!

1 Mayıs 2024: 78 ilde 210 etkinlik, 226 gözaltı 1 Mayıs 2024: 78 ilde 210 etkinlik, 226 gözaltı

Aralarında onlarca tarihi kilise, cami, konak ve hamamın da olduğu en az 4 bin yapı yıkıldı. Yerlerine ise, tek tip ve tek renk şeklinde, etrafları telle çevrilen, tek avlulu, avluları birbirine bakan ve etrafı tamamen kapalı olan cezaevi mimarisinde bazı ev ve iş yerleri yapıldı. Söz konusu iş yerleri sermayedarlara, evler ise AKP-MHP ve HÜDA-PAR’a yakınlığıyla bilinen vakıf ve derneklere peşkeş çekildi.

Göç etmek zorunda kalan Surlu aileler ise mağdur edildi. 5 bini aşkın aileye, mülklerine karşılık bazı seçenekler sunuldu. Ailelere, ya mülklerine karşılık para verilmesi ya borçlandırılarak kentin dışındaki TOKİ konutlarından yer ya da yeni inşa edilen konutlar teklif edildi. İmkanı olan bazı aileler yeni yapılarda yer alırken, hem kalacak yer sıkıntısı çeken hem de yeni konutlar için yeteri gücü olmayan aileler TOKİ konutlarından yer almak zorunda kaldı.

Yıkılan 6 mahallede sadece tescilli yapıların restoresine başlandı. Bu yapıların sayısına dair net bir bilgi bulunmuyor. Bölgede 20’ye yakın şirket tarafından restore çalışması yürütülüyor. İnşaat alanlarına konulan ve sözleşme bilgilerini içeren tabelaların birçoğunda, “bitiş tarihi” olarak 2020, 2021 ya da 2022 yazılıyor. Restore bitiş tarihleri sona ermesine rağmen onlarca tescilli yapıda halen çalışmalar devam ediyor.

Belirsizlik sürüyor

Edinilen bilgilere göre restorasyon çalışmaları 2025 yılının sonlarına kadar devam edecek. Restorasyon tamamlandıktan sonra ise tescilli yapıların yüksek bir ödeme karşılığında mülk sahiplerine teslim edileceği iddia ediliyor.

Söz konusu belirsizliğe rağmen Surlu birçok ailenin doğup büyüdükleri evlerine dönmek için mücadeleleri sürüyor. Bazı aileler, neredeyse her gün Sur’un yolunu tutarak, evlerinin restorasyonun ne aşamada olduğunu merak ediyor.

Evleri için direniyorlar

Aydın ailesi de bu ailelerden sadece birisi. 20’ye yakın ferdi bulunan Aydın ailesi, yasağın 10’uncu gününde Sur’u terk etmek zorunda kaldı. Kısa sürede yasağın kalkacağı umuduyla bir süre bir arada yaşayan aile, yasağın yıllar sürmesi nedeniyle parçalandı. Kardeşlerde her biri Diyarbakır’ın farklı ilçesine göç etmek zorunda kaldı. Ancak tescilli evlerinden vazgeçmediler.

‘Sur benim kimliğim’

Aile fertlerinden Sedat Aydın, bu ısrarın nedeni şöyle açıkladı: “Sur ve evim, benim kimliğimdir.” Yasak döneminde yaşananları anlattığında hüzünlenen ve kelimeler boğazında düğümlenen Aydın, “Yasak ilan edildiğinde 2-3 gün evime gelemiyordum. Çocuklarım yasakların içinde kalıyordu.  Kaç defa bizim evimize de 'ihbar var' gerekçesiyle baskın yapıldı. Evimizin içini arıyorlardı, hakaretlerde bulunuyorlardı. Tahir Elçi yaşamını yitirdikten sonra buralar açık cezaevi oldu. Ondan sonra kimse önünü göremedi. Bir karanlık süreç başladı" dedi.

Evlerini terk etmek zorunda kaldıkları sırada insanlık dışı muameleyle karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Aydın, “Savaş ve çatışmalar bittikten sonra Mart (2016) ayında başvuruda bulunduk. Sonra ‘bilirkişi gelip zararı çıkaracaklar’ dediler. Yasaktan sonra geldik ve baktık ki her yer viran olmuş” diye kaydetti.

Tarif edilmez acı

Doğup büyüdüğü kenti ve evini o halde gördüğü vakit büyük bir acı yaşadığını ve bu acının tarif edilmez bir acı olduğunu söyleyen Aydın, “Bunları söylemlerle dile getiremeyiz. İnsanın gözleri doluyor” dedi.

‘Yabancılaştırmak istiyorlar’

Sur’a dönmek için birçok kez kaymakamlığa başvurduklarını aktaran Aydın, bu girişimlerine olumlu dönüş olmadığını söyledi. Yıkılan yerlerin yerlerine Sur kültürüyle ilgisi bulunmayan yapıların inşa edildiğine dikkati çeken Aydın, “Bizler gözlerimizi  bu sokaklarda açtık, bu sokaklarda büyüdük.  Sur'daki komşuluk, toplumsal yaşam çok farklı bir şeydir. Bugün buralardan geçtiğimizde kimse selam vermiyor. Komşular birbirini tanımıyor. Sur’da bizler aile gibiydik. Herkes birbirinin acısını biliyordu, birbirine yardım ediyordu. Herkes birbirini tanıyordu. Sur, kendi kendine örgütlü bir toplumdu. Bu hale koymalarının nedeni bu kültürü ortadan kaldırmaktır. İnsanları burada birbirine yabancılaştırmak istiyorlar” ifadelerini kullandı.

‘Bu ayıbı yapmayın’

Yeni yapıları “utanç” olarak nitelendiren Aydın, yıkılan yerlere yerleşen sermayedarlara da tepki gösterdi. Aydın, “Bu şehirde yaşayan insanlar, esnaflar gelip böyle şeyler yapıyorlar. Asıl büyük ayıp budur. Onlara çağrımız şudur; bizler gibi evinde yaşamak isteyenlerin önlerini kapatmayın. ‘Paramızla her istediğimizi yaparız’ demeyin. Sizler bu kentin iş insanlarısınız, zenginlerisiniz, bari siz bu ayıbı yapmayın” çağrısı yaptı.  

Kaynak: MA