Zerrin Sargut/ÖZEL HABER

6 Şubat’ta meydana gelen Maraş merkezli depremlerin yıkıcı etkisini en çok hisseden kentlerden biri olan Adıyaman’da binlerce insan yaşamını yitirdi. Resmi verilere göre de kentte bin 480’i aşkın bina tamamen yıkılırken, 4 bini aşkın bina ağır hasar aldı. Binlerce kişi de kentti depremden sonra terk etti.

Depremin ilk gününde kadınların yaşadığı zorluklar kamuoyunda sıkça gündeme geldi ve birçok sivil toplum örgütü kadınların hijyen ürünleri dahil birçok hizmetten yoksun kaldığına dikkat çekti.

Depremlerin üzerinden 8 ay geçtiyse de depremin yıkıcı etkisinin yaraları henüz sarılmış değil. Kentteki kadınlar halen, sağlık ve hijyen ürünlerine erişim, ekonomik zorluklar, barınma ve güvenlik endişesi gibi sorunlarla boğuşuyor.  

Kadınlar temel sorunlarının çözülmesini beklerken, eğitime devam etmek zorunda olan öğrenciler bulundukları yerden kilometre uzaklıkta olan okullara gitmek zorunda kalıyor. Havaların soğumasıyla birlikte depremzedeler şimdilerde konteyner kentlerde barınma ve ısınma sorunuyla da karşı karşıya kalmış durumda.

‘Konteynerlerde yaşam nereye kadar sürecek?’

Depremzedelerin unutulmaması gerektiğine vurgu yapan Meral Cem, halen konteyner kentte kaldığını dile getiriyor ve aradan geçen süre boyunca çözülemeyen sorunların bir girdap halini aldığını belirtiyor.

3 çocuk annesi Cem, “Depremde en mağdur kesim kadınlar ve çocuklar oldu” diyor ve şöyle ekliyor:

“Depremde evim yıkıldı fakat, devletten tek bir yardım almadık. Depremde en mağdur kesim kadınlar ve çocuklar oldu.  Özel günlerimizde çadır kentlerde, konteynerde donuyorduk. Giyim, yemek, ısınmaya dair ciddi problemler yaşıyoruz. Köye gelen yardımlar oldukça eksikti. Köyde yaklaşık 6 ay susuz kaldık. Köyümüz Adıyaman'a 30 dakika mesafedeydi ama günlerce suyumuz gelmedi.

‘Eksiklerimiz giderilsin’

Depremin olduğu ilk zamanlarda, kışın o soğuk havalarda evsiz kalmışsın, yabancıların evinde sığınmacı gibi hissediyorsun kendini. Depremden önceki günlere geri dönmek istiyoruz. Maddi ve manevi desteğe ihtiyacımız var, konteynerlerde yaşam nereye kadar sürecek? Konteynırlarda yaşamımız devam ederken çocuklar da okula gidiyor. Okula gidiş geliş yönleri değişmiş, servis parası ve ulaşım bizleri inanılmaz derecede zorluyor. Çocuklara ücretsiz servis hizmeti verilsin, deprem bölgesi unutulmamalı, eksiklerimiz giderilsin."

‘İşimiz ve evimiz yok, hayata tutunmak zorundayız’

Depremde evi yıkılan Saadet Yurtsever ise evlerinin depremde yıkılmasından kaynaklı başka yerleri olmadığı için farklı bir şehre taşındıklarını aktarıyor. Ancak bu şehirde 7 ay kalabildiklerini ve sonrasında yine Adıyaman’a geri döndüklerini “İnsan toprağından vazgeçemiyor. Mecburduk dönmeye” sözleriyle dile getiriyor.

"İşimiz yok, evimiz yok. Düzenli bir işimizin olmasını istiyoruz. Öğrencilerimiz var, depremzedeler unutulmasın.  Kadınlar olarak ciddi sıkıntılar yaşadık. Eksiklerimizi anlatabileceğimiz, sorunlarımızı dinleyecek kimse yoktu. Depremden sonra 7 ay başka bir şehirde kaldık. Ama insan toprağından vazgeçemiyor. Mecburduk dönmeye.

‘Kapılar yüzümüze kapanmasın’

Nereye kadar başka şehirlerde, yabancısı olduğumuz insanlara kalabilirdik? Adıyaman'a döndük fakat mağdur durumdayız. Sürekli 'deprem' korkusuyla yaşıyoruz. Başka çaremiz yok. Hayata tutunmak zorundayız, çocuklarımız var. Çocuklar üniversite okuyor. Önümüz kış, depremzedeler hala hasarlı evlerde ve konteynerlerde kalıyor. Kapılar yüzümüze kapanmasın,  Hayata tutunmak zorundayız sorunlarımıza çözüm bulunsun"

Deprem sürecinde bölge illerinde sivil toplum örgütleri, deprem bölgeleri için bir seferberlik oluşturdu. Koordinasyon merkezleri oluşturuldu ve bu merkezlerden depremzedeler ihtiyaç ürünleri ulaştırılmak için çaba sarf edildi.

‘İnanılmaz kötü günlerdi’

Melek Ruşen de o dönem Adıyaman’da kurulan Kriz Koordinasyon merkezinde yer aldı. Aynı zamanda Demokratik Alevi Dernekleri(DAD) Adıyaman Şube Başkanı olan Ruşen deprem dönemini anlatırken, “Evleri yıkılan kadınlar, günlerce duş alamadı. Su yok elektrik yok inanılmaz kötü günlerdi” diyor.

Akdeniz'de deprem Akdeniz'de deprem

Kadınlar daha iyi bir yaşam için iş arayışında

“Çadırlarda erişebileceğimiz çamaşırhane,  banyo, mutfak gibi alanlar yoktu. Konteynerler gelince insanlar bir nebze de olsa rahatlamışlardı. Konteynerlerde iki çocuklu aileler dışında kalmak büyük sıkıntı oluyor. Çoğu insan hala konteynere erişemiyor” diyen Ruşen, mevcut tabloyu şöyle aktarıyor:

"İnsanlar sorunlara çözüm bulunması adına çalışmak zorundalar. Kadınlar çocuklarına daha iyi bir yaşam kalitesi sunabilmek adına iş arıyorlar, çalışmak istiyorlar. Aileler, eğitim masrafları karşılamada sorunlar yaşıyor. Günübirlik işlerde çalışıyorlar, her gün bunlar için mücadele eden aileler kendilerine bakamıyor.

Kadınlar, sağlık hizmetlerine erişemiyor

Son zamanlarda birçok kadında kanser hastalığı artmaya başladı. Kadınlar, sağlık hizmetlerine erişemiyor. Şehrin içinde kronik rahatsızlık yaşayan hastalar var. İlaç hizmeti düzenli şekilde verilmiyor. Konteyner dışında kalan insanlara herhangi bir hizmet verilmiyor. Resmi evrak işlerinde halka bilgi verme, danışma, tapu işlemlerinde halk çok mağdur ediliyor."

Adıyaman için çağrı: Ne yapılmalı?

Mevcut tabloyu aktaran Ruşen, kentte yapılması gerekenleri şöyle özetliyor, "Öncelikle deprem bölgesinde halka psiko-sosyal destek sağlanmalı. İnsanlar sağlık tarama testlerinden geçirilmeli. Sadece konteyner kentlerde değil, mahalle ve köylerde de hizmetler arttırılmalı. Evi yıkılıp konteyner kentte kalamayacak durumda olan yurttaşlara destek olunmalı.  Kadınlar için sosyal alanlar oluşturulmalı. Merkeze yakın yerler dışında okula gitmekte zorluk çeken öğrencilere düzenli servis verilmeli."

Editör: Arif Bulut