Ben Batman Rönesans'ının bir ağrısızlık gölgesinde hiç Batmayan çocuksu özlemlerde büyüyen reform hareketlerinin ve her gün sil baştan endemik , pandemik katliamların sessiz çığlığıyım…

Her şey bir dut ağacının etrafında toplanan dört çocuğun bilye oynamasıyla başladı…Ve sonra akın akın çocuklar geldi, oturdu hikaye anlatıcısının sofrasına….Bugün heybeden yine Şahmeran çıkmıştı her gün olduğu gibi…Çocukluğumuzun tek kahramanıydı Şahmeran. Yüzde yüz, yüzde bin, yüzde bir milyon sevilen ve gözlerinde ölümüne kör olunacak bir sevgili gibiydi Şahmeran….Her gün bıkmadan ,usanmadan uslanmadan ve ıslanmdan bütün jeotermal embesil, asalak sıcaklıklara rağmen anlatılmalıydı…Ve rönesansa giden reformik ve egzotik kapılar açmalıydı….

Bu çocuklar ki kapısız, duvarsız ve tuvaletsiz okullarda okudular. Yeri geldi canlar canı güzel insanın deyimiyle Hevaltiya Faşizm( Faşizm arkadaşlığı)denilen illetin kollarında idama selam durdular. Yeri geldi mahallesel ayrılmaların ve ötekileşmenin dibini kendini içlerinde yaşadılar. Bazen bir cümlede linç kültürüne koşan harfler gibi yan yana durdular, bazen de bir cümlenin sensizliğinde yalnız ,yapayalnız bir sözcük misali yaşadılar…

Gözlere atanan Kayyumlara, kalplere vurulan çok amaçlı damgalara rağmen vazgeçmediler direndiler.
Aşk ile
Sevda ile
düş ile….

Hicret gerekiyordu…Hicret ettiler. Üniversiteler okudular. Öğretmen, doktor, avukat vb. oldular ,geri döndüler memleketin kalbine…Kalbe masaj yaptılar hayata döndürdüler kadın intiharlarının, faili meçhul sevişmelerin ve cinayetin kollarında ölüme terk edilmiş şehri…

Herkesin mavi masmavi denizleri gölleri, nehirleri ve umutları varken ben sana nazlı bir filinta edasında keklik gibi seke seke akan İluh Deresi gözünden simsiyah bakıp aşık oluyordum ve sana dair , dünyaya dair hiç Batmayan umutlar besliyordum…

Her ne kadar kurşunlanmaktan kurtaramadıkları İluh deresi ve boğulmaktan kurtaramadıkları Hasankeyf'i şehit verseler de bu yolda mağlup sayılmazdı mücadelen eden. Ve dahi yenilgi yenilgi büyüyen zaferler vardı onlar için…

Onlar ki kim ne derse desin isimsiz 300 Spartalı/Batmanlı savaşçıydı…Siyah Beyaz Tiyatroyla başlayan Bst ile devam eden Batmayan ve bitmeyen bir serüven.. Ritüel'i ileTov'u ile Biz Sanat Tiyatrosu ile Mancusu ile Arafı ile Sevda ile aşk ile Düşler Tiyatrosu ve sendika tiyatroları ile bir namus işçiliği idi hepsi Ahmet Arifi'n kimliksiz mısralarında…. Bir mendile işler gibi nakış nakış işliyorlardı sanatı delik kalpli şehrin çocuğuna…
Ve nihayete, cellada inat darağacında kendi kurdukları tiyatro sahneleri ile devam eden, Cegerxwin'e/güneşe doğru serüven dolu bir yolculuktu onların aşkı…Ahmet Arif'ten Cegerxwin'e….Yılmaz Güney'den Ahmet' Xani'ye.. Ahmet Kaya'dan Şakiro'ya Ez Neminim…..

Nice savaşlar verdiler yiğitçe. Kimi isimsiz öldü, kimi gezi ile gaz arsında sıkıştı gazi oldu; ama mücadele hep devam etti…Çünkü yeryüzü aşkın yüzü oluncaya kadar sürüyordu bu kavga ve sürecekti….
300 Batmanlı…300 süper kahraman Batman…
ihsan Arat Hocamız, Yol arkadaşlarım ve sahnedaşlarım Faik Ezerler, Necdet Geçitler, Azat Çelikler, İhsan peyamlar, Rıdvan Algüller, Ahmet hocalar, Sabri Tüzünler, Ahmet Tekikler, Ömer Demsaller, Baran Çelebiler, Hivron Nusretler, Yakup Tüzünler ,Deniz Tüzünler ve daha kimler kimler???
Ve……… Çitki Tatlım…..

Elini ,gövdesini ve bütün bütün yekvücut yüreklerini koydular bu taşın altına…Eksisiyle, artısıyla; ama hep samimiyetiyle ve hep umut ile…
Öyle uzun bir yolculuktu ki kimler kimler bindi bu trene…Kimi treni kaçırdı, kimi yolda indi, kimi oyunbozanlık etti kimi nefsine yenildi ,kimi darmadığın oldu bir şarap ağacının Batman Çaykovski gölgesinde ve Dost-oyevski kollarında….

Ve nihayet geldik yolculuğun son belki de ilk başlangıç meridyenine yer yine İzmit ile İzmir karışımı bir pekmez misali İzmir Nazım Hikmet kültür merkezi sahnesi….
Yine Batmanlı tiyatrocular ve Xecênin şarkısındaki gibi yine sen yine sen yine Yeni Sahne…..

Her şey yeni taze bir şarap ananas gibi yine sen ve Yeni Sahne sahnede….
Salon iki gün
İki gece
365 gün hınca hınç dolu …..

Hristo Boçhev yazmış ama o bile bu oyunun henüz böyle oynanacığını elbette bilmiyordu…. Daha önce çok defa Türkçe izlediğim meşhur oyun Albay Kuş oyunu müthiş bir Kürtçe uyarlama ile sahnede…
Oynanıyor…Riyalar aleminden çıkmış rüyalar alemindeyim. Tüy kadar hafifim. İnsanlıpın ve sanatın dayanılmaz hafifliğindeyim. O kadar devleşti ki sahnede Yeni Sahne ne bir dekor ne bir eksiklik ne de bir aşksızlık görmedik bugün…Gözlerimize perde indirmişti sanki Şakiro Mozart ile birlikte aynı sahnedeydiler…. Şeakpeare izleseydi üzülürdü neden bu kadim dil Kürtçe ile Romeo Juliet'i yazmadım diye…Güzel insan canlar canı insanın kilise çanı yahut ezanı ekberi andıran o müthiş sesiyle başladı rüya ilkin…. Efsanelerdeki Romeo julietleri baştan çıkaracak bir sesle başlayan oyun nefes almaksızın milyon jiletin yüreğimize düşüşündeki Müslüm Baba izdüşümüyle bitti …
Bitti bitmesine ama havalanan kuşların gökte meleklerle umuda koşuşuydu bitmeyen bir senfoni misali …
Bu perde burda kapanmaz biliyorum ve sizlerle gurur duyuyorum yeni sahne ve Batman Rönesans'ın Yılmaz Güney Savaşçıları.. Hepinizin yüreğinin derin kuyularından öpüyorum….
Bir Alsancak gecesi ile Alsancak garı arasındaki yaşadığım gelgitlerde bir İzmir güzeli sevişmesiydin sen bu gece. Ve her gece kollarımda öpülmekten bitkin düşen..
Minör ve majör edebiyatın Kafka çatışmasındaki bir damla şarap, bir damla meni ve bir tutam perçemle karıştırılıp Mardin'de yapılan bir papaz büyüsüydün..
.
Bitmeyen bir ezik domatesliğin kendi celladına aşık olması ve sonra da kendi kendinin celladı olmasıydın sen bütün elitlikler ve nötr nöbetler uğruna …

Ha olumsuz eleştiriye gelince… Unutmayalım ve utanmayalım da bir kaç olumsuz eleştiri de yapmak gerekir? Birbirimizin kanını içmek, birbirimizi yemek ve dahi yükselmek için birbirimizin sırtına basmak için….
Quzılgırtı keratiiii ha….
Batmandan Diyarbekir'e bir tren kalkar, arar dertli tren kendine sığınacak bir liman…Aram Tigran bin pişman:
"Wey lo li min, wey lo li min
Wey lo li min, emirê mino
Wey lo li min, wey lo li min
Wey lo li min, mala mino…"
Wey lo l min ,Emire mino çuyi poşman…Bajoooo….Bajooo erebi….Bajooo teyare..
Se u se guli u hem de Gül Sinemi leşkeri Batmanê Şahê Bedo söyler cano cano….
"Batmanê Batmanê lêblê gulê lêblê gulê lê lê
Batmanê Batmanê
Sîng sedefe, dev biçûke, çav beleke, enî gewhere canê
Batmana Kurda’ye lêblê gulê lêblê gulê lê lê….."
Xaço gero, kero,kıco u dızo serbaz u ronahi her biji teyy tey teyyy teyyy ki zava …..Ki zava Yakup zava….Herne paş werne peş mala serdo u şanoheri Yeni sahne hezar car ava….kuran muran on numara pır xweşbu….
On numara on numara kuran çarpsın on numara….

Ve
Mutluluğun formülü
Bir Yeni sahne/sen
Bir a haber
Bir de baby bommm……