Zelal Sinayiç-Serhat Yetüt/ÖZEL HABER

Diyarbakır'da Silvan yolunu Elazığ yoluna bağlayacak olan 12 kilometre uzunluğundaki yola ‘Şeyh Said Bulvarı’ ismi verildi. Geçtiğimiz hafta açılışı yapılan yola verilen isim gündemde geniş bir yer aldı. Gazeteci Fatih Altaylı ile Ümit Özdağ’ın hakaret içerikli açıklamaları tartışmaları alevlendirdi.

Dünden bu yana gündemde olan ‘Şeyh Said Bulvarı’ tartışmasında hakaret içerikli açıklamalar yapan Fatih Altaylı hakkında Diyarbakır Barosu suç duyurusunda bulundu. Altaylı’dan sonra Ümit Özdağ’ın açıklamaları tepki topladı. CHP, DEM PARTİ, HUDA-PAR, AKP, Diyarbakır Barosu ve Şeyh Said Derneği ise hakaret içerikli açıklamalara tepki verdi.

Bulvara verilen isme yönelik tartışmalar hakaret boyutuna varınca Kürtler de tartışmaya katıldı. Sosyal medya üzerinde binlerce Kürt’ün tepkisine neden olan tartışmayı Sur Ajans olarak Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda bulunan Şeyh Said Meydan’ında yurttaşlar sordu.  

Tahir Elçi davasında beraat talebi Tahir Elçi davasında beraat talebi

Diyarbakır’dan tartışmaya dahil olan yurttaşlar, tarihi anlatının yanlış olduğunu ve kendisine yönelik yapılan haksızlığı kabul etmeyeceklerini belirtiyor. Öyle ki önceki gün Diyarbakır Surlarına Şeyh Said, Qazi Muhamed, Leyla Qasim, Seyid Rıza ve Musa Anter’in fotoğrafının yer aldığı büyük bir poster açıldı.

'Yapılan haksızlığı kınıyorum'

Şeyh Said’e yapılan haksızlığı kabul etmediğine dile getiren yurttaş yapılan hakaretleri kınadığını belirtiyor:

“Şeyh Sait benim için Mürşid-i Kamil’dir, bir Şeyh’tir, bir öğretmendir, bir öğreticidir. Birinci dünya savaşında Şeyh Sait ve arkadaşları İngiltere’ye, İtalyanlara, Fransızlara karşı savaşırken, mücadele ederken iyiydi de, Cumhuriyetten sonra mı hain oldu. Ben buna karşıyım. Bu meydanın Dağ Kapı Meydanı değil, Şeyh Sait Meydanıdır. Şeyh Sait efendiye yapılan bu haksızlığı kabul etmiyorum. Ben de onları burada kınıyorum. Eğer Şeyh Sait’i sevdiğim için hain oluyorsam, evet ben hainim.

Konuşmasının devamında tarih kitapların değişmesi gerektiğine söylüyor ve şöyle diyor:

“Bence tarih kitaplarının değişmesi gerekiyor ve ‘İngiliz’in kışkırtması’ kelimesinin kaldırılması lazım. Umarım o bulvar Şeyh Sait Bulvarı olarak devam eder. Eğer gerekirse isim aynı kalması için ben de dilekçe veririm. Bir vatandaş olarak üzerime düşen varsa yaparım.”

Şeyh Sait’e hakaret etmenin bu halka hakaret etme olduğunu söyleyen bir diğer yurttaş tepkilerini şu cümlelerle ifade ediyor:

“Ben onları kınıyorum. Kendilerini solcu, demokrat sananlar, bu halkın değerlerini bilmediği için kendi resmi çerçevelerinde,  onlara empoze edilen ideoloji ile hareket ediyorlar. İşin aslının, tarihinin ne olduğunu bilenler bilir. Şeyh Sait’e hakaret edenlerin önce kendi şecelerine bakmaları gerekir. Vakti zamanda kimlerin mallarına çöktüklerine bakmak gerekir. İkincisi ‘Şeyh Sait İsyanı’ denilen bir isyan da yoktur, zorla isyana teşvik etmek vardır. Şeyh Sait zamanda Rus Sınırında da savaşmıştır. Kürt Teali Cemiyetin bir üyesidir. Başında da Seyit Abdulkadir diye bir Kürt alimi vardı. İngilizler gidip buna Türkiye’ye karşı işbirliği ile haklarınıza kavuşturalım, birleştirelim diyor. ‘Bizim, Müslüman Türk halkı kardeşlerimizi arkasından vuracak kadar Kürtlük şuurundan yoksu değildir’ diyebilen bir adamdır. Tabi bunların bu değerleri bilmesine imkan yoktur. Kürtlerin burada neler çektikleri, neler yaşadıklarını bilmelerine imkan yoktur. Bu yüzden bunları söyleyenleri lanetliyor ve kınıyorum”

'Düşünsel ve zihinsel fukaralık'

Şeyh Said’in tarihteki, hafızalarda ki yerinin birilerin tehditleri ile sinmesinin mümkün olmadığını söyleyen Yurttaş:

“Aradan yüz yıl geçmesine rağmen ama maalesef aynı zihniyet varlığını sürdürmeye devam ediyor. Geçmişle yüzleşmek gerekirken, geçmişin sorunları ile geçmişin yaraları ile yüzleşmesi gerekirken aynı mantığı, aynı politikayı sürdürmesi maalesef bu toplumun bir handikabı. Gönül ister ki bu toplumun acılarını, yaralarını, kompleksiz, önyargısız sorunları ile yüzleşebilsin. Ortak bir çözüm bulabilsin. Bu ülkeden ‘vatan haini’ ile ‘kahraman’ ilan edilmek arasında çok ince bir çizgi var. Bir dönem ‘vatan haini’, bir dönem ‘kahraman’ olabiliyorsunuz. Biraz düşünsel ve zihinsel fukaralıktan kaynaklandığını söyleyebilirim. Düşüncesi, belleği olan insan, birilerini bu kadar kolay etiketlememesi lazım. Kendi zihin dünyalarına bırakılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

'Değerlerimizi yalnız bırakmayacağız'

Şeyh Sait’e yapılan hakaretin kültürel varlıklarının yok etmeyi amaçladıklarını belirten bir diğer yurttaş: “Şeyh Sait kültürel bir varlığımızdır. Bugün kültürel varlığımızı bir soykırım olarak ortadan kaldırmak isteyen bazı güçler, şimdi değerlerimize saldırıyor. Tabi bunu meşrulaştırmak için Şeyh Sait ve diğer değerlerimizi ortadan kaldırabilmeleri için böyle kara propagandalara başvuruyorlar. Biz Amed halkı olarak hiçbir zaman değerlerimizi yalnız bırakmayacağız, her zaman arkasında duracağız” ifadelerinde bulundu.

Editör: Ali Abbas Yılmaz