Git!

Gelme artık...

İstemiyorum seni ve kalma sakın bir daha?

Üç Elham, üç Nas da  okudum kalman için.. Üstelik üç kere de besmele çekip kal dedim kalman için.. Teklif var ısrar yok.. Zira teklif efendiliktir, ısrar acizliktir...

Evet biliyorum güneş de sensin ay da sensin güzellik de.. Her gün uğruna ölmeye de hazırım. Lakin gamzelerin yüzünde Gazze'de vuruluyorsa çocuklar ve gömülüyorsa gamzelerine analar...Hem yan yana mezarlıklara koyuluyorsa papatyalar...Hakkari’ye de dört mevsim kış gelecek az sonra.. Ve yine vurulacak serçeler...

Sen gelmen bu şehre ihanet.. Senin gamzelerinin çiçek açması çocuk gülüşlerine zarar...

Ve

Sen gelme istemiyorum artık seni....

Şairin de dediği gibi

"Yıkıldı yolunu bekleyen şehir

Şimdi gelsen de bir,

gelmesen de bir."

Ve bak sırf sen gülmüyorsun diye şehirler yağmalanıyor. Mühür gözlerinde babalar vuruluyor prangaya.. Akşam da erken iniyor mahpushanelere...Menekşeler kirletiliyor nergiz/narsizm  ovalarında...

Bak az önce bir anne çocuğunu buzdolabında saklıyordu.. "Elleri değmesin, gözleri görmesin diye"

Az önce snıper ile bir yıldız vuruldu kalbinin ortasındaki su birikintisinden....

Sen yoksan her yer savaş...

Bu bizimkisi Nazım'ın aşk oyununa benzemez.. Her gün sevmek yahut sevilmek yerine her gün bin kez bedeller ödeyip öldürülüyoruz; yahut milyon kere ölüyoruz

Ve dün bir anne öldü...

Bugün de yine bir anne ölüyor.

Yarın yine bir anne ölecek..

Çünkü sen yoksun ve her yer savaş, her yer kayyum, her yer kıyım.

Ha borcum da baki ve senin için bir de  ölüm borcum  olsun, seni ölene kadar nasılsa seveceğim ya...

Ben sana kurban olurum, her martı kanatlı anneye kurban olan evlatlar misali... Mühür gözlerinden geceye kan olur akarım...

Yüreğim  karışık değil kafam karışık... İkisi arasında derin bir uçurum derin bir çatışma var...Ve her uçurumda bir yar var...

Yoksa keşke  öbür güne de sana borcum olsaydı da seni sevseydim, sevmeye devam etseydim... Yani anlayacağın sevgilim! Bizimkisi yarına sana sevgi borcumuz, değil ölüm borcu...

"Savaşta en çok aşıklar yaralanır ve en çok da anneler ölür..."

Sen yoksun diye az önce bir anne daha öldü avucumda tıpkı bir serçe gibi. Her anne öldüğünde bir bomba patlar yüreğimde, ölümüne Kerbela’da suya koşan bir gül gibi.

Her anne öldüğünde binler dirilir bedenimde, bedenlerde. Güller dikmeli her bir bedene ,her bir sura. Her gül dirildiğinde

ve can vermeye hazırdır bedenim bedenlerde, annelerin ayakları altında....

Bu şehir senin bildiğin şehir değil artık. Bu şehir  çoktan yıkıldıysa da ve  hem sen gelsen de gelmesen de

güle hasret suya can vermeye uçan güvercin gibiyim...İster ölüm borcum olsun sana istersen de sevmek borcum olsun.. Ben razıyım seni sevmeye de yoluna can vermeye de...Yeter ki anneler ölmesin savaşlarda....

Git! Git başımdan istemiyorum seni Aysel diyeceğim ki bir tek Aysel olmalısın belki de hayatımda..

Git!

Gelme artık...

Sen bana ölüm getireceksin biliyorum..

"Git başımdan istemiyorum"  seni...

 "Git başımdan, seni seviyorum..."

Ve  kal bu gece...Ya da öl...