içime iksir akıttın
attın yorganı üzerimden
doğrulup kalktım 
tutunup sevdana senin
yürüdüm dağlara doğru
uzak ufuklara baktım

ruhumun renkli taşlarını yıkayan
duru bir suydu sesin
aşk ve özgürlüktü
derin güzellikti

sazımı kılavuz eyledim
söyledim türkünü hep
tırnağının taşa değdiği yerden öptüm
taptım aşkına

kızıl açtın sarışın güzde
şah damarıma kan oldun
canıma can
son soluğum senindir artık
hüzünlü gülümseyişim bir de
gönül bahçende
rengini akşamlardan alan
mor menekşeler açar gittiğimde
destan olur güzelliğin dillere

şimdi soyun suyun içinde
seyreylesin seni sevdan penceresinden tutkunun
ay doğsun
ötsün puhu kuşu ötelerden
kumrular öpüşsün
aslan ceylanla yarışsın
soluk soluğa karışsın
ürpersin tüyleri ayvanın
narın taneleri ışısın
güzellesin kuğular gölleri
bezesin bülbüller özgürlüğe gülleri
tohum tohum atsın nabzı toprağın 
tutuşsun meme uçlarından aşk

ateş gerek cehenneme
yangına körükle yürü
sevdalı yürekle yürü
eri ve ak ruhuma