Cumhuriyetten sonra tarikat ve cemaatler geriletildi. Din adamları ve imamlar, arka plana atıldı.  Eğitim ve öğretmenler öne çıkarıldı. Ve tekli bir yaşam da amaçlandığından, asimilasyon politikası sürdürüldü. Batıcılık, toplumsal doğrultu olarak saptanmıştı; ama demokrasi asla istenmedi. Bir halkın yok edilmek istendiği ve yok sayıldığı bir yerde, demokrasi asla istenemezdi. Demokrasi, sadece makyaj olarak istendi. Batı’nın yaşama geçirdiği hiçbir toplumsal hakkın içselleştirilmesi ve kitlelere yayılması söz konusu bile olamazdı. Bir avuç elit kesim, Batı normlarında yaşıyor havasında olsun yeterdi!

KÖRELTİLMİŞLER DÜNYASINDA!

Düşünüyor ve yok sayılıyorsan

Tartışmasız Kurmanç’sın sen

Kelle avcılarından kendini sakın!

Kör edilmişler dünyasında yaşıyorsun

Aman ha!

Kimseler gördüğünü de bilmesin!

Denizin ve gökyüzünün mavi

Ormanların yeşil büyüleyiciliğini

Güneşin kıpkızıl olduğunu söylemeyeceksin!

Kedilerin miyavladığını

Köpeklerin havladığını

İnsanların konuştuğunu söyleyebilirsin!

Kör edilmişsek, sağır da değiliz ya!

Aman ha!

Her halk kendi diliyle konuşur dersen

Anadil hakkını savunduğunu söylerler

Ve canına kastederler!

Biz, her bakımdan kör edilmişiz!

Köreltilmişiz öyle duyarsız!

Dilsiziz de üstelik

Halklar ve hakları da neymiş?

Sakın ha!

Yeter ki hayatta kalalım!

Hem gözümüz hem kulağımız hem dilimiz

Varsın olmasın!

Düzenimizle özeliz, biz böyle güzeliz

Kutsaldır köleliğimiz, yaşasın Hitler’imiz

AYDIN ALP – ŞİİR GERİLLASI / J&J 2023

Toplumsal kabarışın önüne geçilemeyince darbeler geldi. Asimilasyon tutmayınca ve dipten gelen dalgaların gücü görülünce, en kanlı ve toplumu derinden etkileyen 12 Eylül’e başvuruldu!  Öğretmenlik ayaklar altına alındı. Yeniden tarikatler ve cemaatler, öne sürüldü. Irkçılığın yanı sıra bu kez din bezirganlığı, toplumsal doğrultu olarak saptandı.  Demokrasi, oldum olası hiç amaçlanmadığı için, iyi kötü oluşmuş kurumlar da işlevsizleşti. Ve başkanlık sistemiyle birlikte, toplumu ayakta tutabilecek hiçbir kurum ve kuruluş kalmadı.

Zaten bu kasıp kavuran yakıcılığı, iliklerimize kadar yaşıyoruz!  Önceleri yıkım, sanki tek bir kesim içindi ve toplumun genelini çok da ilgilendirmiyor gibiydi. Oysa evrensel kuraldır: “Bugün bana, yarın sana!” Artık ülkenin her sathı, zor durumdadır. Ve sadece ekonomik çöküntüyle kalmıyor bu işler, insani değerler de çöküyor!

Şimdi köprülerin altından çok sular aktı. Çağın ruhu değişti. Dünya küçüldü. Toplum, küreselleşti! Egemen kesim ise deyim yerindeyse mağaralaştı! Zorlamayla da olsa,  halen de tek tiplik sürsün isteniyor! Eşyanın tabiatına aykırı ve iler tutar yanı da yok! Yazık oluyor toplumumuza ve geleceğimize. Cennet gibi bir ülkede, topluma cehennem yaşatılıyor! Bu sürdürülemez! Gelişimi kucaklamaya ve çağın gereklerini yaşama geçirmeye yeterince hazır olup olmadığını bilmediğimiz bir muhalefet de olsa, değişim isteği, kendini bu yerel seçimlerde gösterdi. Sonrası durdurulamaz! Durdurulmamalı da.

İnsana yaraşır bir sistemi, oluşturmalı ve insanlığın beşiği coğrafyamızda bunu yaşama geçirmeliyiz! Halklar bir arada ve eşit ve özgür olmalı ve mutlaka!

Ülkenin ekonomik göstergeleri, nasıl kahredici bir tablo yansıtıyorsa, bundan daha beteri de yerel yönetimlerde yer alan ve asla denetlenmeyen yerel yöneticiler ve kayyumlardır. Belediyelerin el değiştirdiği her yerde, sarkıtılmış afişlerle devasa borçlar sergileniyor! Yerleşim yerlerine ait olması gereken değerlerin de elden çıkarılmış olması şimdilik hesap dışı! Akıl dışı, mantık dışı ve yapanın yanına kâr mı kalacak? Bu denetim dışı yerel yönetimler; korkunç bir ekonomik yıkım bırakmışlar arkalarında, resmen devasa obruklar oluşmuş! Halen de halkın iradesi yok sayılmak isteniyor. Halen de kayyumlarla yönetebileceklerini sanıyorlar. Yuh olsun böyle çapulcu düzene!  Sadece sistem bozulmadı. Toplum da çürütüldü. Bileşik kaplar örneği gibi, her alanda diplerdeyiz. Hırsızlık, uğursuzluk, vurgunlar; had safhada! Yoksulluk ve yoksunluklar, insanlığın kimyasını bozuyor!  Müthiş dramlar yaşanıyor. Ölümler, öldürümler, cinayetler, intiharlar…

Haramilerin dışında, tek bir insanın bile gelecek beklentisi kalmadı. Eminim, haramiler bile korku içindedir ve korksunlar da. Bu hukuksuz, adaletsiz, normsuz, kuralsız; kimin gücü kime yeterse düzeni, bu aşağılık düzen; asla sürgit değildir. İsterse klişe laf gibi algılansın, ama hukukun geçerli olduğu günler de yaşanacak ve bu ülke gezegen dışı bir ülke değildir. Namuslu yaşam, burada da istenir olacak! O zaman bütün alçaklar ve alçaklıklar, görünür olacak! Ve herkesin emeğiyle yaşayacağı günler mutlaka!

Yeni ve iç açıcı bir yazıda buluşmak dileğiyle sevgiler, saygılar… AYDIN ALP