Uzun yıllardır yaşadığı yeri güzelleştiren insanlarıdır düşüncesi ile yaşayan, bilginin zekatını vererek bir çok bireye elinden geleni yaptığına şahit olduğum Metin Aydın ve emeği geçen 55 emektar yazar ve sanatçıyla yapılan söyleşilerin olduğu kitabının (Bu Bir Söyleşi Kitabıdır, Red Yayınevi)  oluşumunu sağlayan görüşlerin, düşün, sesin, fikrin ve zikrin mana dünyasından katılımcılara selam ile. Düşün arıların yok olduğunu… Farklılıklar genel itibarı ile edebiyat, resim, tiyatro, müzik. Sinema, birbirinden bağımsız gibi görünse de bir yerde biri olmadan diğeri tam bütünlük sağlamayabilir, sorunları ortaktır,

kitap-metin-aydin

“Bu bir söyleşi kitabıdır” kitap olmasının yanı sıra, toplumsal sonuçların kişiselleşmesi/kişisel duygu ve düşüncelerin toplumsallaşmasının yansıması olarak görülebilir/bir nevi madde dünyasından arınarak mana dünyasına yolculuk tadında, yaşanmışlıkların gönülden dilinden sayfalara dökülmesi ile insanın zamanda yolcu iken zamanın insanda yolcu olması gibi. O zaman ki tekrarsız görünse bile, tekrar eden farklılıklarında devam eden insan gibi, tarihsel sürecinde renklendirilmiş tozlu raflardan inmiş ayna gibi…

Okuyarak zorlu süreçler soncunda oluşan kadim değerler gibi değerinin bilinmesi düşü ile

Sanat toplumun aynasıdır, kitlelere ulaşma ve çıtayı yükseltme amaç öncelikli olmazsa bile önce kişiseldir sonra kişisellikten çıkar toplumsallaşır; maalesef sanatçı kişisel olarak gerekli kaynaklara erişemeyebiliyor, bunun ortadan kalkabilmesi, düşün ürünlerinin hak ettiği seviyelere gelebilmesi ve toplumun içsel dünyasını geliştirebilmesi, aynı zamanda düşünce sanatının üreticilerinin düzenlilik ve kaynak sağlaması maalesef günümüz koşularında çoğunlukla ekonomi kökenli sorunlardan kaynaklı olarak yeterince beslenememekte, kültürel çatışmaların daima güç sahiplerinin yarar sağlaması sonucu sanatta da kutuplaşmaların ve ben merkeziyetinin yoğunlaşmasına neden olurken, toplumlarda kangrenleşen, toplumları uçurumlara iten, nitelikten çok niceliğin değer kazanması her alanda kendini göstermekte. İşin ehlinin işini daha iyi yapabilmesi için gerekli kaynakların sağlanamaması, bunun yansıması olarak düşük profil çoğunluklu kitleler oluşmakta bunun oluşma nedeni de insanın kendine zaman ayırma lüksünün ortadan kaldırılması, maalesef ki koltuk sevdalarından vazgeçmeme hastalığı, gelişmemiş toplumlarda, hem kendi hayatını yaşamaz, hem daha iyi ve güzelleştireceklerin önünü tıkar. Güçlü örgütlülük bu tür kaynak sorunlarını kısmen ortadan kaldırabilir. Düşün ürünleri tüketim mekanizması ile ilişkilendirilip, aslında tamamen tüketim alışkanlığı aşılanmakta ve kimse işini düzgün yapmadığından (iyi yaptığını zannettiğinden) yol alamıyor hayat,  çoğunlukta çemberimizde dönüyoruz. TV ve benzeri programlarda, her konuda aynı tiplerin durmadan her konuda uzman kesilmesi gibi, işveren empatik düşünemez çünkü, dünya onun etrafında döner, işçi işçiliğini düzgün yapmaz en iyi ücreti ister, vekil vekilliği bilmez, halkı vekili zanneder, en zengin zenginleşirken doyumsuzluk başlar ve israf kaçınılmaz olur ve kendinden başka bir varlık yoktur yeryüzünde, sadaka verdiğinde bile kendini yaratıcı görür zavallıca. Sponsorluklar şovmenlik yapmanı bekler veya onların istediği doğrultuda kutuplardan birine hitap etmeni bekler ve buna göre üretim istenir; oysa sanat evrenseldir, sanatçı da gerçek anlamda işleyen sanatçı kısmi insan ve siyaset üstü düşünür, bu bazen içgüdüseldir…

İbadetin en iyisi gizli olanı idi ve bir elin verdiğinden diğer elin haberi olmasında yaşam felsefesi… İçsel benliğini tamamlamamış insanın madde – eşya ile var olmaya çalışması sonucunu doğurması, yetkinlerin vasıfsızlaştırılması, bu cehalet çağının ürünü değil, günümüz dünyasının tüm sorunlarının ana kaynağı, düşünen üreten, adalet duygusu geliştiren, Bilgin-alim, mucit sanatçı ve bir çok alanda çığır açmış veya insanlığın daha iyi yaşaması için zaman harcamışlar ile sadece dünyayı maddeden ve para-güç ile hüküm sürmeye ve her alana yayılan nicelik sahiplerinin niteliklileri zaman içerisinde yok etmesinin savaşı… Adalet için insanlık için eşitlik duygusu ile doğa yaşam hakları ve evrensel kategorilerde yaşamı savunan, düşünenler, tarih boyunca çürümüş zihniyetler tarafından yok edilmiştir. Ve düşünen üreten insanlığa iyi olanı verebileceklerin nesli çoğu zaman devam edememiştir. Şimdi dünyada şikayet ettiğimiz her şey o gün sessiz kalanlar ile nüfuzlu cahillerin her yanı ahtapot gibi sarararak kendi istedikleri şekle soktuğu, soyanların devamıdır. Nadir kalan iyiler ise arta kalan kırıntılar, onlar da sessiz sedasız yok oluyorlar tıpkı arılar gibi. Düşün arıların yok olduğunu! İnsanlık şunu kavrayıp uyguladığında her alanda olması gereken gerçekleşir herkes zincirin bir halkasıdır ve hiç bir şey benim değildir, geçeceğiz dünyadan hepsi bu… …Düşün arıların yok olduğunu… Nice olur siz ile dünya hali…

Bu Bir Söyleşi Kitabıdır / Metin Aydın / Red Yayınevi / Söyleşi / 416 Sayfa