Toplumları oyalama saltanatı bir tiyatro gibi sergileniyor. İllallah ederken çoğunlukça belki pastadan bana da bir kırıntı düşer diye, arsızca yine çoğunluk tarafından alkışlanarak. Oysa pasta zaten herkesin birileri tekeline almış yasal uygunsuzluklar ile.

Gelişmemiş  toplumlarda ve birey olmanın farkına varamamış çoğunluğun oluşturduğu toplumlarda yöneten ve yönetilenlerden ibarettir hayat. Seçimler sunulanı seçmekten ibaret takım particiliği ve çıkar ilişkileri yoğundur. Bu da toplumsal çıkarlardan çok bireysel çıkarların ön planda olmasını sağlamakta, yönetenler yönetilenleri bu amaç doğrultusunda şekillendirir; yeme içme, giyinme, gezme, özel hayatındaki yaşamı bile belirler. Bunu da çoğu zaman ekonomik olarak uygular.  Sahip olduğu gücü toplumun sahibi gibi kullanır. Hür düşünce ile ruhsal bütünlüğünü tamamlamış bireylerin oluşturduğu toplumlarda ise tiyatrolar sahnede sergilenir. Bireyler izleyen katılımcılar olur yaşamın her alanında söz sahibi olan bireylerin oluşturduğu toplumlar; hayatı sunulanın dışında arzuladığı gibi yaşama hakkına sahip olur, yöneticileri de toplumun çıkarları doğrultusunda çalışanlardır sahip değildir. Protokol kavramı yoktur, devlet erkanı vb. kavramlar öncelikli değildir. Çünkü devlet vatandaşın kendisidir misyon olarak, insanı yaşat ki devlet yaşasın mantığı vardır. Devlet kadroları ve siyasetçiler vatandaş ve ülke çıkarları gereğince politika üretir.

Bundan dolayı gelişmiş toplumlarda ülke ve toplumların çıkarları ve huzur ile mutluluklarının ön planda olduğu politikalar üretilirken adalet, insan ve doğa yaşam hakları öncelikleri oluşturur ve üretim teşvik edilir.

Gelişmemiş toplumlarda ise bunun tam tersi demagojik eylemler, vaatler ve yasaklamalar daha yoğundur. Kısacası benden olmayan düşmandır mantığı toplumların her alanında yaygınlaştırılır ve aynı yolda yürüyen halk içsel bir düşmanlık geliştirir, güvensizlik oluşturulur

ELİAS CANETTİ’nin KİTLE VE İKTİDAR, kitabında Elias Canetti'nin 30 yıllık çalışmasının ürünü olan Kitle ve İktidar sosyoloji, antropoloji, psikoloji gibi disiplinleri içeren; ama onların sınırlarıyla yetinmeyen benzersiz bir çalışma olarak tanınıyor.

Kitle Ve Iktidar

Canetti bu kitabında "kitle" ve "iktidar"ın birbirlerini nasıl etkileyip çoğalttığını; insanlar arasında "emir" ve "itaat" ilişkisinin nasıl biçimlenerek saldırganlık mekanizmalarına dönüştüğünü anlatıyor. En az sorgulanan, dolayısıyla en tehlikeli şey olan "emir verme"nin emredilende özgür bir kişilik edinmesini önleyen bir sızı bıraktığını, bu sızının sürekli emredilenlerde katmerleşerek itaati içselleştirdiğini gösteriyor.

Canetti 1930'larda kitle eylemlerinin her tür politik mücadelenin en önemli silahı olduğunu fark ederek "kitle" ve "iktidar" ilişkisi üzerinde çalışması ilerledikçe ilişkinin "tarih üstü" boyutlarını keşfeder ve insanın özüne yönelir. Hayvan sürülerini, bir araya gelmiş her tür insan topluluğunu; çağ, coğrafya, din farkı gözetmeksizin devasa bir literatür taraması yaparak inceler. Yaşadığı yıllar, özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın tarihteki en büyük kitle hareketlerinin ve kitlesel yıkımların görüldüğü yıllar olması; bir "iktidar" simgesi olarak Hitler'in vahşeti doğru iz üzerinde olduğunu gösterir: Kitle yıkıcı, iktidar öldürücüdür. İnsan "iktidar" isteği ile Tanrı'nın kıyamet ve dehşet tehdidini çalmıştır. Ölüme karşı direnmenin yolu ise emre karşı koymak ve yaratmaktır.

Bu çalışmanın yanı sıra Niccolò Machiavelli tarafından politika hakkında yazılmış bilimsel bir inceleme olan PRENS isimli kitapta, iktidar sahiplerinin güçlerini korumak için nasıl davranmaları gerektiği anlatılmaktadır. Kitap, Makyavelizm adı verilen bir siyaset anlayışının kaynağı olmuştur. Hitlerden Musollini’ye birçok yönetici referans olarak uygulamıştır (belkide yanlış uyguladılar)

Tarihi bilmiyorsanız dün doğmuşsunuz demektir, Dün doğmuş iseniz iktidarlar, yöneticiler size istediği yalanı doğru diye öğretir ve siz hayat boyu doğru bilinen yanlışlarda yaşamadan yok olursunuz… İyiliğin paylaşımın adalet ile hak olanın bilinmesi insanlığa yayılması dileğiyle.

Bir sonraki “ sanatın, müziğin yerelden evrenselliğe, insan ve topluma etkileri üzerine” konulu yazımda buluşmak üzere Sevgiler Welat