Kim demiş yıllar her zaman birbirine ekleniyor ve ileriye gidiyor? Halt ediyor! “Aynı çağı yaşadığımız koca bir yalan” Sözgelimi biz, evrensel standartlara göre 21. yüzyıldan 20. yüzyıla geriledik. Kendini güncelleyen, toplumsal yapısını değişim üzerine kuran toplumlardan koptuk. Sanayisini, kurumlarını ve demokrasisini kurmuş ülkeler kümesinden uzak düştük. Yüzümüz artık Avrupa’ya dönük değil. Nereye dönük olduğunu söylemeyeyim!

Bu son haftalarda seçimler öncesinde ve seçimler için topluma para pompalanıyor! Vaatler veriliyor. Suni teneffüs uygulanıyor! Bu, bile sevindirici! Ya seçim sonrası? 28 Mayıs’tan sonra dananın kuyruğu kopacak! Değişim olmazsa, başaşağı gidişat tüm hızıyla sürecek! Kadınların eve kapatılma süreci hızlanacak! 12 Eylül 1980’de devlet kaynaklı gericilik, dalga dalga salındı milletin üstüne. Bağnazlık ve ırkçılık, sistemleşti. Çağdaşlığın, demokratlığın, kitap okumanın, düşünmenin bedeli; işsizlik oldu, açlık oldu, yargılanma oldu, ölüm oldu. Gençlik, milleti için yanar yürekleriyle kutuplara fırlatıldı. “Şimdi aysbergler yüzüyor artık kalbimizde!”  

TİPİDE

yakalandığımız azgın bir tipi

aman göz kapaklarımız kapanmasın

tetik olun, tetik olalım arkadaşlar

sevdalı yüreklerimiz durmasın

uyumak, yok olmak

ölümdür durmak

ne günler gördük ne dostlar

salıverelim yüreklerimizi

yaşamaktır, karşı koymak

1981 AYDIN ALP

ŞARKILAR TILSIMI MEMLEKET YAYINLARI 1986

RUHLAR MAHŞERİ (Toplu Şiirler) 2015 j&j YAYINLARI

12 Eylül’den bugüne yalan, iftira, kara çalma boyutlanarak geldi. O günden bugüne, bütün kara ve karanlık dönemleri, başlık olarak vermeye bile ansiklopediler yetmez!

Toplumu ayakta tutan sütunların kesildiği bu omurgasız dönemi mercek altına tutalım.

Günümüz despotları, öncekilerin günahı üzerine geldi, güçlendi ve kök saldı.12 Eylül’de bile kurumlar vardı. Şimdi kurumların da içi boşaltıldı. Haktan, hukuktan, adaletten söz etmek bile tehlikeli oldu. Pandemi ve depremde çekilen acılar unutuldu, Millet sindi, geriledi. Yolsuzluk, rant, uyuşturucu baronları… Yozlaşma, çürüme; toplumun kılcal damarlarına kadar işledi. Seçimde bile Truva Atları, ilkesizlik, kimin eli kimin cebinde durumları…

Devasa bir mülteci sorunu var! Ve ırkçılık, bağnazlık; ürkütücü boyutlarda. Kurumlar işlevsizleşti. Nasılsa bir bilen var!

Şimdi bunları kendim için yazmıyorum. Çocuklarım, çocuklarımız için yazıyorum. Bir şiirimde dediğim gibi: “Ben zaten yaşımı başımı aldım/ Saçlarımı hele sonuna kadar”

12 Eylül’de çokça gençlik ateşe verilmişti. Şimdi gençlikle birlikte kadınlar ve çocuklar ateş altında. Dolayısıyla tüm bir toplum olarak gelecek kaygısı tehlikeli boyutlara ulaştı.

Yaşama sevinci öldürüldü ve karamsarlık, koyulaşıyor! Eğitim, yerle bir! Gençliğin geleceği yok artık! Vasıflı insanların gözü dışarda! İşsizlik ve yoksulluk yaygınlaştı. Geliri olmayan ailelere verilen cüzi miktarda parayla sadaka toplumuna dönüştük. Nasılsa öncesinde o da yoktu!

Ekonomi çöktü. Ne kadar borçlu olduğumuzu hesaplayacak bir birim bile yok!

Önü alınmaz giderler, savurganlık… Egemenler, mirasyedi gibi yaşamanın sonuna geldi!

Egemenlerin canı cehenneme de emekçiler, açlığın pençeleri arasında! Bu çark böyle dönmeyecek artık!

Peki, şimdi ne olacak?

Ülkeyi her alanda dibe çeken bu köhnemiş zihniyetle nasıl yol alınacak?

12 Eylül’de bile kurumlar vardı. Şimdi o da yok!

Günümüzün yeni muhaliflerinin eteği tutuşmuş! Daha düne kadar bütün toplumu yakan bu ateşi büyüten kütüklerdiniz! Şimdi mi yeşerdiniz, şimdi mi aklınız başınıza geldi?

Toplumun önünde acı bir gerçek var ama! Belki de son şans!

ey kıyıcı ve ey ürpertili masal dünyası

geceler ki sevişenlerin ateşiyle ağarı

VE AŞK YENİDEN

yeniden demenin güzelliği ey aşk yeniden

yeniden hoş geldin ve işte yeniden

(bak bu yeniden sözcüğünü önceden de severdim

bak yine seni buldum ya bir başka seviyorum)

bir acıdan henüz kalkmışlığım ey gök

benim çaresizliğim seninle barışmak mıdır

eşsiz unutucuyum biten aşklardan sonra kalbim

ah kalbim,  nasıl vefalı ve çarpıntılı bir bilsen

benim özelliğim bu, yeniden başlayabilmek

bütün mavilerin hırpalandığı süreçler hey

ve sen tazesin ey aşk hem sürekli yaşanan

yağmurlarını omuzlarımla hayata taşıdığım

AYDIN ALP

ŞARKILAR TILSIMI MEMLEKET YAYINLARI 1986

RUHLAR MAHŞERİ (Toplu Şiirler) 2015 j&j YAYINLARI

Kılıçdaroğlu seçilebilse, en azından çakma da olsa, bir Başkanlık Sistemi’miz olur! Yoksa sadece ve sadece bir bilen ve adı olmayan bir düzen! Kılıçdaroğlu seçildiği andan itibaren taşlar yerine oturmaya başlar. Başkanlık Sistemi’ni kurumlaştıran ülkelerdeki gibi oturmuş bir güçler dengesi olmasa da yönetimde bir denge olur, denetleme kaygısı olur.

Yoksa aynı tas, aynı hamam; yıkan babam, yıkan! Katmerli kirlerden zordur arınman!

Sevgiler, saygılarımla... AYDIN ALP