Başlığımı okuduğunuzda çok şey düşünebilirsiniz, bende çok şey anlatmak istiyorum aslında. Geçtiğimiz günlerde kısa bir Van ziyaretim oldu. Son üç ay içerisinde iki defa Van’a gittim heyecan verici yolculuklar sonrasında böylesine bir başlık atma gereği duydum. Kadim Van şehri binlerce yıllık tarihi ve kültürüyle adını bugüne taşıdı. Onlarca savaş, çatışma yaşadı. İçerisinde binlerce insanı canını verdi sonra büyük doğal felaketlerle büyük acılar yaşadı. Ölümler o kadar çoktu ki şehrin her insanı mutlaka payını almıştır bu acılardan…

Şehir merkezine kısa bir yolculukla başladı ziyaretim, her şeyi ilgiyle inceleyip anlamaya tanımaya çalıştım. İş yerlerinin tabelaları şehre ait her hangi bir anlam içermeyen isimlerle doluydu. Ara sokaklarda belki de yerel kültüre ait isimler vardır diye merak edip ara sokaklara daldığımda maalesef aynı şekilde kendine yabancılaşma isimlerini orada da gördüm. Deprem sonrası yeni yapılan koca binalar şehrin mimarisiyle uyum içinde değil tersine güvensiz yapılar hissiyatı veriyordu. Apartman veya site isimleri de öylesine yabancılaşmanın getirmiş olduğu isimlerdi ki farklı olmanın kendine yabancılaşma yarışı içerisindeydiler.

Şehir her yerden hafızasız bırakılmak için uğraşılıyor üstelik buna şehrin esnafları da en iyi şekilde hizmet ediyor mikro İstanbul oluşturma çabasındalar sanki. Konuşulan dil yaygın olarak Kürtçe olması sevindirici ve umut verici görülse de hafıza olarak maalesef dayatılana entegre olmaya başlanmış. Gençlerin kısa yoldan kazanç yollarını denemesi, madde bağımlılığının ciddi seviyelere ulaşması çok büyük bir sorun olarak ilerleyen günlerde karşımıza çıkacak gibi görünüyor. Biran önce sivil toplum kuruluşları buna karşı çalışmalarını yoğunlaştırıp fayda sağlayacak işler yapmamalılar. Seçilmiş Halk iradesinin gasp edilmesi şehrin hafızasına en büyük darbelerden birini vurmuş. Halkın Öz gücü olan Belediyenin çabasıyla sokak ve cadde isimleri, park isimleri, şehrin çeşitli noktalarındaki hafıza motifleri Kayyum eliyle bir bir kaldırılmış halka dair pek bir şey bırakılmamış. İstediğiniz kadar devasa yollar, hastahaneler yapılmış olsun eğer şehrin özüne sahip çıkmazsanız tüm bunlar sizi yok etmeye yarayan araçlar olacaktır.

Kısa Van ziyaretimde karşılaştığım durumların bir kaçını yazıyorum tamamını yazmayı hala umutlu olduğum için yazmak isteyemiyorum. En önemli konunun “Hafıza” olduğuna inandığım için her fırsatta bunu dile getirmeye gayret edeceğim.

Sevgili Van esnafı seçilmiş iradeniz gasp edilmiş dahi olsa sizler yerel markalarınızın ismini kendi dilinizde yapabilir yaşam içerisinde kurumsal bir kimlik kazandırabilirsiniz. Kayyum öncesinden kalan birkaç küçük Kürtçe tabela dışında Kürtçe tabelaya denk gelmemiş olmam üzücü bir durum. Hafıza yitimi buradan başlar bunu durdurmak Van esnafının elinde. Küçük bir tabela değişimi birçok dönüşüme sebep olabilir. Yine cafe ve restoranlar menülerini, iç mekân müziklerini Kürtçe olarak belirleyebilir bunu yapmak toplumsal bir görev ve vicdani bir sorumluluktur. Bu küçük adımlar dilin pazarını oluşturacak kimliksel hafızayı diri tutacaktır. Unutmayın ki hafızanız size dair her şeydir onu kaybederseniz artık bambaşka birine dönmüş kendinizi yitirmiş olacaksınız. Diliyorum ki güzel Van şehri tarihi kimliğini asla unutmaz ve bir sonraki ziyaretimde umut ışıklarının arttığını görmüş olurum. Selam ve sevgilerim Wan’a...