Ben şiiri sözcüklerle yapılan bir süs olarak görmüyorum. Şiirin işlevinin de göz kamaştırarak yapılan bir göz boyama olmadığını biliyorum. Peki, şiir göz kamaştırmaz mı* Şiir; göz kamaştırır ; ama sadece göz kamaştırmakla yetinmez, yürek de kamaştırır! İşte bu önemli! Şiir, insanı tepeden tırnağa sarsar, büyüler! Ondandır şairin atalarının, kabilenin büyücüleri (kam, ozan, baksı, şaman) olmaları!

Od ile korkutma vâ’iz bizi kim lâ’l-i nigâr
Cânımız bizüm oda yanmaya mu’tâd eyledi

(Ey vaiz bizi cehennem ateşiyle korkutmaya kalkma
Çünkü sevgilinin dudağı bizim canımızı ateşte yanmaya alıştırdı)

‘’Yanaram başdan ayağa mûmlayın beni

Nedür bu yanmağun payanı yok mı*’’

(Aşk ateşiyle mum gibi yanıyor, eriyorum

Nedir bu yanmanın sonu yok mu*) HOCA DEHHANİ

Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır

(Ey doktor, beni iyileştirmek için vereceğin ilaç

Asıl benim felaketim olur!)

‘’Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı’’

(Yüreğimdeki ateşten başka bana yanan yok!

Sabah rüzgârından başka kapımı açan yok!) FUZÛLÎ

‘’Lale hadler yine gülşende neler etmediler

Serviyi yürütmediler, goncayı söyletmediler’’

(Lale yanaklı güzeller, gül bahçesinde yine neler etmediler ki

Selvi salınamadı, gonca konuşamadı) NECATİ

‘’O gül endam bir al şale bürünsün yürüsün

Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün’’ ENDERUNLU OSMAN VASFİ

‘’Şalvarı şaltak Osmanlı

Eğeri kaltak Osmanlı

Ekende yok, biçende yok

Yiyende ortak Osmanlı’’ (ANONİM)

İnsani duyarlığın yüzyılı yoktur! Şiir, bu yanıyla bütün zamanlara aittir! Zaten en arkaik sanat dalı, şiirdir! Şiir, insanlığın yazgısını paylaşmıştır! ilgili uzmanlar daha iyi bilir. Ben bir şair olarak söylüyorum. Dilin boğumlanmadan önceki halidir şiir! Şiir, zaten yürekten yükselen çığlıklardır! Dilin boğumlanmadan öncesinde duyulan bütün ünlemler, taşkın duyguları dile getiren çığlıklardı ve birer şiirdi!

‘’Alp Er Tunga öldi mü

Issız acun kaldı mu

Ödlek öçin aldı mu

İmdi yürek yırtılur’’

SAGU ( AĞIT - MERSİYE )

‘’Bu dünyede bir nesneye yanar içüm, göyner özüm

Yiğid iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi’’

YUNUS EMRE

‘’Benden selam olsun Bolu Beyi’ne’’ diyen:

‘’Düşman geldi bölük bölük dizildi

Alnımıza kara yazı yazıldı

Tüfek icad oldu mertlik bozuldu

Eğri kılıç kında paslanmalıdır’’

KÖROĞLU

‘’Kalktı göç eyledi Avşar illeri’’ diyen:

‘’Belimizde kılıcımız kirmani

Taşı deler mızrağımın temreni

Hakkımızda devlet vermiş fermanı

Ferman padişahın dağlar bizimdir’’

DADALOĞLU

‘’Bir kız bana emmi dedi neyleyim’’ diyen:

Aladır gözlerin hilaldir kaşın

Aradım dünyayı bulunmaz eşin

Yaylanın karından ak beyaz döşün

Uzanıp üstüne ölesim gelir’’ KARACAOĞLAN (SÜRECEK…)