Her şair kendisiyle yarışmalı, başkalarıyla değil!  “Tavuk kaza bakarsa” pusulasını şaşırır, derler! Şairlik, bir ibibik yarışı değil! Çünkü her şairin çapı, kendisiyle orantılıdır. Koca Nâzım’ın yetiştiği bir ülkede, “ Biz birbirimizi elemeye yargılıyız. Birilerimiz, birilerimizi alt edecek!” anlayışının yersizliği ortadadır. Nereden nereye? Şiirler nitelik taşıyorsa, şairler vardır! Ve her şair, isterse Ahmed Arif gibi tek kitaplı olsun, benzersizdir. Şimdi şairlerin adını sıralamayayım, hangi şair bir başkasının gölgesi altındadır? Hangi şairin varlığı, bir başkasının yokluğuna bağlıdır? Nâzım derken kastettiğim sadece nitelik değil, oylumu ve uzandığı alan ve bir ömre sığdırılamayacak kadar çok şiir; yani nicelik de. Nâzım’ın varlığı, hangi şairi yazmaktan alıkoymuş? Nâzım’ın varlığı, tam tersine şiirlere ve şairlere bir çağrıdır; yani güzellikleri çoğaltma çağrısıdır! Nereden nereye?

Ülkenin genel siyasal atmosferi ve edebiyat ortamı, şairlerimizi dolaylı diyemeyeceğim denli etkiliyor! Şiir delisi olmayla, ki ben buna şair arsızlığı diyorum, ardı sıra ısrarlı bir çabayla bütün zorluklar aşılır. Güçlü şairlerden yoksun olma, şiirin önünü tıkar. Büyük şairlerin varlığı, katılmaması olanaksız çekicilikte bir çağrının güzelliğini taşır!

Okuyucularla ilk köprüyü kuranlar, nedense popülistler oluyor! Bunda edebiyat ortamının da payı var. Üstelik bu aymaz kişilerin, şiiri sürdürenlerin kendileri olduğunu da düşündükleri olabiliyor! Hani sesli hapşıran birinin, aynı anda dışarıda rüzgârla sallanan dalları kendi salladığını düşünmesi gibidir bu yanılsama. İşin kötü yanı da kaliteli şiirlerle bu okuyucuları buluşturmak artık daha zor oluyor! İki parmak daktilo kullananların, sonra on parmak kullanmayı öğrenme zorluğu gibi. “Yayvan gülüşlerden ağızlar çok geç döner!” (Behçet Necatıgil)

“Pierre Jean Jouve “Enderdir şiir.” diyor. Ben de imzalıyorum bu sözü. Tabut reklamı broşüründe yazılanları şiir sananlar var. Şiiri bu şekle sokmak ve böyle algılamak, son derece tehlikeli bir durumdur.”

Yaşayanları söz konusu ederek soruyorum. Alın size amansız bir soru: Türkiye’de yazar olarak tanınırlığın, çok okunurluğun gerçekten nitelikle doğru orantıda olduğuna inanıyor musunuz? Sizce öne sürülen bazı şair, yazar müsveddelerinin,  insanların şiirden edebiyattan soğumasında payı yok mu? Sanat, edebiyat; rastlantıyla mı vasatın kuşatması altında? Hani şairimiz demiş ya: “Karanlıkta gelse şiirin hası/ Ben ayak seslerinden tanırım” Bir soru da kendini şair bilen kendimize olsun: Kaliteli bir şiiri, şiir diye lanse edilenlerden ayrımsayabilecek kapasiten var mı ey şair?

Anlatımın sıcak, candan, samimi olduğu edebiyat nerede? Nerede o yaşanmışlık kokan, sahicilik duygusu uyandıran, gerçekliğinden kuşku duyulmayan edebiyat? Nerede o “iğne batırsan, kan çıkan roman kahramanları”?  Sahtelikle kuşatılmış bir toplumda yaşıyoruz. Öncelikle politikada sahtelik var. Sonra sanat ve edebiyatta sahtelik var. Her alanda sahtelik akıyor bu toplumun gözeneklerinden! Toplumda önüne sürülenler, sahici değil! Edebiyatta sahiciliği, içtenliği, inandırıcılığı önemsiyorum. Anlatımın sıcak, candan, samimi, yürekten oluşu; önemlidir benim için. Yaşanmışlık, sahicilik,  inandırıcılık; her zaman her şeyde hayatidir çünkü. Gel gör ki sahtelik akıyor toplumun gözeneklerinden! Sanatta da bu böyle ne yazık ki! Topluma sanatçı diye lanse edilenler; sanatsal birikimiyle, kalıcılığıyla değil! Sistemle, düzenle uyumlu olanlardır!

OLANAĞIM YOKTUR HAYATTAN BAŞKA

Ekmek çıkaracağım taşlar bile yasak!

Olanağım yoktur hayattan başka!

Yoksulluğun hüznü, ateşim olsun!

Ablukaya alınan kahkahalarım

Gençliğimiz nerede?

Başkaların düşüyle yola çıkılmazmış

 Nasıl bir renktir bu, hangi gecelerden?

Kaypak griyi çoğaltıyor

Baskın bir ak, azınlıkta gönlüm

Bir bir düşüyor çevremdeki insanlar

Ne yapabilirim?

Hayat beni öne çıkarıyor

Belki kumların ortasında bir kaya

Belki koyulduğumuz bu yolda bir adak!

Yüreğim,  sen ruhumu ateşlemeye bak!

Seni kendi ellerimle ileri süreceğim

Mademki şarkılarımız senden soruluyor

Yüreğim!

AYDIN ALP

ATEŞİN KEHÂNETİ ( MEMLEKET YAYINEVİ 1989 ) ANKARA

RUHLAR MAHŞERİ (Toplu Şiirler) J&J YAYINLARI 2015 DİYARBAKIR

Yazının devamında buluşmak dileğiyle sevgiler, saygılar…