Yazdığınız Türkçe şiirle birlikte, Türkiye’deki sanat ve edebiyat ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de şiir kurşuna dizildi; ağır yaralı ve komada. Bunları söylerken canım yanıyor. Ama ne yazık ki durum, söylediğim vahamette. Önce şiirin altyapısı yok edildi. Kapitalizmin dini imanı, felsefesi; her şeyi kârdır. Şiir, gelir getiren bir ürün olmaktan çıktı. Her üç kişiden beşinin şair olduğu ülkede şiir, yeterince okunmuyor. Bu ortam, adım adım gerçekleştirildi. Önce büyük yayınevleri korsan edebiyata soyundu. Sonra eş dost, kafa kol ilişkileriyle, şu andaki partidaş kapitalizmde olduğu gibi, vasat ürünler ortalığı sardı. Şiirdeki nitelik, marjinalleştirildi. Bu yozlaşmaya ödüller de dâhil. Sözü edilebilecek ürünler azalırken, vasat ürünler ortalığı kapladı. Şiirin alanı daraldıkça marazi duygular çoğaldı. Hırsı büyük, yeteneği küçük olan insanlar, ortamı zehirledi. Kıskançlık, çekememezlik şiirlerdeki güzelim dünyaya leke olarak düşüyor.

Biz, daha yazılı topluma sağlıklı geçememişken görsel bombardımana tutulduk. Ve bizim dillere destan, yaratıcı, hümanist, çağa yaraşır eğitimimiz(!) Dijital ortam, internet… Ve yayın ortamının yozlaşması ve karın ağrısı politikanın, kâbus gibi hepimizin üzerine çökmüş olması, şiire son ve öldürücü darbeyi indirmiş oldu.

GÜLÜŞLERLE DOLU

Hiç anımsamaz olur muyum?

Akşama doğru oldu her şey

Ansızın bir tipi

Korkunun böyle boyutlandığı görülmemişti

Uykunun böyle tatlandığı hiç

Ölmeden önce söylenen şarkıların hüznü

Kirpiklerimdeki karları siz erittiniz

Nasıl olduğunu anlatamam

Olduğu kesin

Birdenbire

***

Bugüne dek kimden ne istedim?

Yüreğim, gözüm sende!

Durup dururken beni yarı yolda bırakma!

Hem özlem, al yeşille de bitmiyor

Çok kimsenin ahı var üzerimizde

En sevdiklerimizin umudu

Melankolinin canı cehenneme

Yüreğim

Özlenen aşk

Mülkiyetsiz gülüşlerle dolu!

AYDIN ALP

ATEŞİN KEHÂNETİ ( MEMLEKET YAYINEVİ 1989 ) ANKARA

RUHLAR MAHŞERİ (Toplu Şiirler) J&J YAYINLARI 2015 DİYARBAKIR

Eleştiri, demokrasinin kurumlaştığı ülkelerde olur. Türkiye’de hiçbir alanda eleştiri olmadığı gibi edebiyat da bu olanaktan yoksun. Üstelik eleştiri; değerlendirme, yol gösterme olarak değil de çamur atma ya da pohpohlama olarak algılanıyor. Böyle olunca da şair diye pazarlamacılar, şiir diye “senin saçların, senin gözlerin, senin kaşların…” gibi inciler lanse edildi.

Toplum hiçbir alanda, müzik de dâhil, çağdaş şiirle buluşamadı. Şiir, yer yer snop bir havaya büründü. Ve insanlar, kendilerini ilgilendirmeyen “şiirden”, bu yapay ve sahte ürünlerden soğudu. Biz şiire emek veren insanlar için de bu böyle. Hem insanlar; derdi olmayan, kıvılcımlanmayan, insanı sarsmayan, silkelemeyen; yani insanı daha insan kılmayan “şiirle” niye ilgilensinler ki…

Vasatlık, zombilik gibi bulaşıcıdır da. Hani damak tadı gelişmemiş biri, burnunun dibine en muhteşem yemek de gelse dudak büker.

Öncelikle şiir… Kalıcı bir dizeyi bile kimse yerinden edemez, diye düşünüyorum. Onun için önce o büyüleyici güce sahip şiiri oluşturmak… Önce o! Sonra günümüz edebiyat ortamının dağıtım ağı olan ve kitaplaşmada ölçütün, nitelik olduğu yayınevlerine ve eleştiri kurumuna ihtiyacı var. Ve edebiyatın tartışıldığı, şiir söyleşilerinin çoğaldığı bir ortama…

Gündemin politikayla belirlendiği bu zehirli ortamda edebiyat, başka nasıl soluk alıp verebilir ki…

Bir ülkenin edebiyatında yükseltiler, burçlar varsa; o yükseltiler, burçlar tek başlarına değildir. Hem şiirin diri olmadığı, şiir potansiyelinin güçlü olmadığı ülkelerde edebiyat, hiçbir alanda başat olamaz.

Türkiye’de, belli oranda gelir getirdiği için diyelim, roman diridir değil mi? Bu bile şiirin güçlü bir damar olarak sürdürüldüğünü gösteriyor. Gelelim başta söylediğim, şiirin kurşuna dizildiği ve can çekiştiği gerçeğine. Evet, şiir kurşuna dizildi; çünkü insanlık ve insani duyarlılık kurşuna dizildi. Nerelerde, nasıl diyerek sıralamayayım olup biten irkiltici anıları; içimizi yeniden karartmayalım. Ama insanlık nasıl ölümsüzse, şiir de öyle…

Dünyadaki insan sayısınca şiirin canı var. Ve insan da, insanlığın en muhteşem yürek ürünü şiirler de ölümsüzdür.

İnsanlığın yazgısını paylaşan şiir, insan yaşadıkça yaşayacak.

Şiir ölmedi, alıp başını gitti, bol oksijenli yağmur ormanlarına. Dublörünü bıraktı bu sığ ve yoz ortama.

İnsanlar daraldığında yanı başında belirecek; ama mutlaka… (KİTAPTA YER ALAN UZUN BİR RÖPORTAJIN SON BÖLÜMÜ)

AYDIN ALP  //  (AŞKI OLMAYANIN ŞİİRİ OLMAZ) J&J YAYINLARI 2018

Yazının devamında buluşmak dileğiyle sevgiler, saygılar…

AYDIN ALP