Abdullah Hoca’mız anlatıyor.

1980’li yıllarda köyümüzden birkaç kişi hacca gidiyor.

Otobüste arka sıralarda oturuyorlarmış.

O zaman ki kara yolu Beyrut’ta hemzemin geçitten geçerken tren, otobüsün önünü biçiyor.

Önde oturanlar ölüyor.

Arka sıralarda oturan bizim köylülerden sadece Hacı Selim’in boynu zedeleniyor. Boynunu hiçbir yana çeviremez oluyor.

Annesi kara haberi alınca:

- Selimo law, bavête çubu hêcê ! Kâle te çubu hêcê! Heç serê te mabu.

( Selim yavrum, baban mı hacca gitmişti? Deden mi hacca gitmişti? Hacca gitmek sana mı kalmıştı? ) diye yakınıyormuş!

Arkadaşlara:

- Bana bir ay daha katlanın, ömrüm yeterse, yeni yılda ben de gezegenler arası gezmeye çıkacağım!

Onlar da:

- Umarız yeni yılda milli eğitim bakanlığı, kimse biz bitti demeyinceye kadar emekliliğe ayrılamaz, desin!

Eda Hanım da:

- Yok yok, stajyerler öğretmenler bile sevinecek Aydın Hoca’nın yolculanmasına!

Niye, dedim.

Hani sen stajyer hanımlara:

Hey be! Benim böyle güzel stajyerlerim olmadı, dedin ya korkuttun onları.

Laf aramızda stajyer hocalar edebiyatseverlerdi. Beni de çok sevmişlerdi.

Onları kırmayıp onlara şiir bile okumuştum. Hocamıza, yalancının, demedim.

Nasılsa işin şakasındaydık!

Salih Hoca:

- Nicolas Flamen:  “SİMYACI mezarlığında bulunamamış!”

Öğretmen arkadaşlarımız:

Belki aramızda Aydın Hoca olarak yaşıyor, zaten Aydın Hoca ölümsüzlük iksiri içmiş!

ROMANTİK VE GÜZEL

Yatak odamızın aynasına sevgilim

Rujuyla yazmış: Seni seviyorum!

Bense âşkımı kanımla yazıyorum!

Hayatım boyunca hiç söylemediğim

Bir sözü söylüyorum sana

Ben sana AŞIĞIM

Güzelim sevgilim söylüyor bana

Tırnak içine almadım sözlerini

Almam da

Benim sevgilimdir, sözleri benim için

Dilbilimcilerin kulakları çınlasın!

Tırnak içine almam sevgilimin sözlerini

Ki benim için söylenmiştir ve benimdir

Ayak tırnağından saç teline dek

Romantik ve güzel!

AYDIN ALP 1988

YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM J&J YAYINLARI 2015

Ben de bu çevremdeki yakıcı dost duygusuyla taştım. Tülay Hoca’ma, benim için İngilizce bir dua okur musun, dedim. Orhan Hoca, niye Azrail İngilizce bilmiyor mu, dedi. Ejder Hoca, tarih boyunca yaşamış Aydın Hoca bile ölümden korkuyor, dedi. Moğol kardeşim Ejder Hoca’ya, Aydın Hoca’nın helvasını hazırlayalım, dedi. Öğretmenler Odası’nda satıcının balları vardı. Tülay Hocamız, ben hepinizin adına tadıyorum, dedi. Ona, helal olsun çeşnici başımız, dedim. Tülay Hoca bana tadımlık bal getirdi.  Afiyetle yedim ve dönüp helvamı hazırlayanlara dedim ki:

- Size kına getireceğim!

Onlar da:

- Ellerimize yakalım!

 Ben de onlara:

- Hayır hayır, nerenize yakacağımı ben biliyorum!

Tülay Hoca’ya çattılar, bu adama neden bal yedirdin, dediler! Tülay Hoca da muzipliğine,  daha ekmeğin üzerine sürecek, ona öyle yedirecektim, dedi. Aman aman sakın ha, dediler. Hep birlikte kahkaha attık! Yazının devamında buluşmak dileğiyle sevgiler, saygılar… AYDIN ALP