İnsanlık, geçtiğimiz yüzyılda iki koca dünya savaşı yaşadı. Milyonlarca insan öldü, En büyük kentlerde taş üstünde taş kalmadı. Savaşların önüne geçmek için uluslararası birliktelikler kuruldu. Uluslararası kurumlar oluşturuldu. Otoriterliği sınırlamak için insan hakları bildirgesi imzalandı. İnsan için ve insanlıktan yana kriterler oluşturuldu.

Her şey, güce ve çıkara yenildi. İkiyüzlülük, samimiyetsizlik, riyakârlık, söylenenlerle yapılanların başkalığı, tutarsızlık; artık nasıl adlandırılırsa, çürüttü bütün değerleri. Sanayisini kurmuş ülkelerde sivil inisiyatif, toplumsal refah ve çok yönlü engellemelerle etkisizleştiriliyor. Bizim coğrafyamızdaysa sivil inisiyatif; ırkçılık, bağnazlık ve kara baskıyla tümden yok ediliyor.

Ukrayna’da savaşın yıkımı, halen de yaşanıyor.  Ortadoğu’daysa tarihin en kadim kentleri bombalarla yerle bir edildi. Şimdi de Gazze, gündüz ortası ve gözler önünde yok ediliyor! Hastaneler, okullar, camiler, kiliseler vuruluyor. Bir kente atılan binlerce bombanın düştüğü yerlerde insanlar yok mudur diyorsunuz? Katliamları, bombalanan kentleri "canlı yayın"da izleyerek "canlı"lığımızı yitiriyoruz. Ben bir Diyarbakırlı olarak bombalanan bir kentte yaşam nasıl olur, bilirim. Halklara özgür bir yaşam tanımayan dünya, dökülen kanların sorumlusudur!

ABD ve AB, Lübnan ve İran’ı ezmek istiyor. Suriye, zaten yerle bir edilmiş! Katiller güruhu Netanyahu Kabinesinin Hamas’ın vahşi saldırısına gel gel yapması bu yüzdendi. Rusya savaşta, Çin’in başı belada! Gazze, şimdi yapayalnız! Cephanelikler de tükenecek, yaşamsal bütün gereksinimler de!

Yüreği kardeşleri için yanan Müslüman ülkelerdeki halklar çaresiz. Dünyada barışı isteyen sivil milyonların da gücü yetmiyor savaşı durdurmaya. Silme hırsız takımı ve dünyanın en gavur devletleri olan diktatör Müslüman devletler, serçe parmağını bile oynatmaz! Hiçbir Arap devleti, Filistin’in özgürlüğünü istemez!

Nazi Almanyası vahşetini yaşamış İsrailliler, özgür yaşamalı; ama asla Nazileşmemeli! Filistinlilerle bir arada ya da ayrı, özgür yaşamalılar! Hiçbir insanın burnu kanatılmadan halkların özgür yaşamaları sağlanabilir! Biliyorum, bu söylediklerim yaşananlar karşısında çok nahif kalıyor! Biliyorum, bu söylediklerim atkuyruğuna konmuş kelebek havasında kalıyor! İşte olması gerekenler, böyle olamayacak kadar absürt olmuş! Kin nereye kadar, düşmanlık nereye kadar ey aşağılık silah tekelleri ve emperyal devletler!

Ah, pespaye dünya! Artık insan da yok, insanlık da! Lanet olsun böyle rezil bir hayata!

Yazmaktan bile utanır olduk! Ölümlere ve öldürümlere sadece seyirci kalmak, ölümden beter! Hatta insan olmaktan bile utanıyoruz artık! Bir tek, katiller utanmıyor bu dünyada; bir tek, katiller ve egemenler utanmıyor!

Irkçılıktan, bağnazlıktan, ayrımcılıktan iğreniyorum. Halkların özgürlüğüne, demokrasiye ve refah içinde yaşamaya ve yaşatmaya olanak tanımadıkça, vahşet üstüne vahşetler yaşanacak demektir. Yıllar boyu demokratik güçlere karşı oluşturulan karanlık koyulaştı! bugünlerde zifiri kanatlarıyla artık her yerde!

Şiddet; haklar, özgürlükler ve toplumsal refahla ortadan kaldırılır. Halkları yok saymak, hakları ve özgürlükleri gasp etmek;  şiddete davetiye çıkarmaktır!

Emperyal ülkeler ve silah tekelleri, karanlıklardan beslenen kanlı yarasalardır. Kahrolsun!

ÖLÜMSÜZ BİR ÜLKENİN KOYNUNDA

Sermaye uludur, sermaye uludur!/ Emperyalizmin eşi benzeri yoktur!/ Bütün Şeyhül Sovyetçilere/ Ve Şeyhül Çincilere/ Ve Şeyhül Arnavutçulara duyurulur/ İşsiz kaldık/ Acentelerimizi kapatabiliriz/ Yüzümüz kalmadı fetva çıkarmaya/ Çünkü Mefistofeles maskesini indirdi/ Enternasyonalizm tutmadı/ Kandırmayalım kendimizi/ Boynuz kulağı çoktan aştı/ İnsanlar Nataşa’ların tadını aldı/ Ve ‘kâğıttan kaplan’ kükrüyor hâlâ/ Gazabından masum hayvanlar bile kurtulamıyor/ Sermaye uludur, sermaye uludur!/ Emperyalizmin eşi benzeri yoktur!/ Bakın petrol pezevenkleri, çapulcu krallar!/ Allahlarını bile satıyor!/ Sermaye uludur, sermaye uludur!/ Emperyalizmin eşi benzeri yoktur!/ Allah’ın evinde dans ediyor Yankiler/ Kıs kıs gülüyor ABD/ İsrail hummalı bir sevinç içinde/ Vatikan kahkahalar atıyor/ Çin için için gülüyor/ Sovyetler sırıtıyor/ Sermaye uludur, sermaye uludur!/ Emperyalizmin eşi benzeri yoktur!/ Profesyonel ülkeler ve kiralık cumhuriyetleri/ Irak’ı öldürüyor

 ‘Katli vaciptir’ diyor din adamları/ Kalemlerini kırıyor/ Kırılıyor halklar körfezde/ Alın size kibar bir soru:/ Şimdi bu kırılan kalemlerin parçalarını alayım/ Tek tek bu adamların neresine sokayım?

Sermaye uludur, sermaye uludur!/ Emperyalizmin eşi benzeri yoktur!

Ölüm, şımarık bir çocuk/ Ülkemin göklerinde atari oynuyor

 «İyi savaşlar sayın seyirciler/ Devam edin seyirci kalmaya»

Ahtapot Pentagon ve kolları/ Kana kana, naklen Ortadoğu’da

Seni sevmiyorum artık dünya/ Vahşetler ardı ardına

Daha «kanları kurumadı» neredeyse diyecektim

Oysa Halepçe’mde hiç kan akmadı ki/ Kardeşlerim şöyle usulcacık uyudular

Ölümsüz bir ülkenin koynunda yan yana/ Şöyle usulcacık uyudular

Çünkü emperyalizmin uyku külü serpildi üzerlerine

Çünkü emperyalizm mahçup olsun istemediler/ Hepsi şöyle usulcacık uyudular

Hipokrat Yemini içmiş doktorlarımız da söyledi:/ Şöyle usulcacık uyumuşlar

Sermaye bukalemundur, sermaye bukalemundur!

Akşamdan sabaha kadar değişsin dursun/ Hesabımız mahşere kalmayacak!

Kin büyümekte/ Halepçe’nin ruhunu taşıyan çocuklarımız her yerde!

1988 AYDIN ALP

YÜREĞİM ÜLKEM GİBİ CEM YAYINEVİ 1993 İSTANBUL

RUHLAR MAHŞERİ(Toplu Şiirler) J&J YAYINEVİ 2015 DİYARBAKIR

Hukuk, özgürlük ve adaletin olduğu üretim toplumları oluşturmak;  refah içinde ve eşit koşullarda toplumsal yapılara kavuşmak, şiddetin panzehridir.

İnsanlık ölmeden ve insanlar yok olmadan, sorunların barış içinde ve adaletle çözümlenmeleri gerekir! İnsanlığa, hiçbir canlının incinmeyeceği bir hayat diliyorum!

Sevgiler, saygılarımla…

AYDIN ALP