Bu sene üç milyondan fazla insan üniversite sınavına girecek. Taban puan uygulaması kalktığından ve her yerde üniversite kurulduğundan bu insanların yarısı bir üniversiteye yerleşecek.

Yerleşecek ve mezun olacak. Çoğu bir mesleğe, bir beceriye sahip olmadan diploma sahibi olacak. Ve işsiz kalacak. Sayıları bir milyonu geçen işsiz öğretmenler ve sayıları bir milyona yaklaşan sağlıkçılar kervanına katılacak.

Sağlıkçılar ve öğretmenler şanslı kategoride. Düşük ücretlerle de olsa iş bulma umutları var. Sayıları onbinleri geçen iktisat mezunları, işletme mezunları, siyasal mezunları… Bir ağaç, bir çiçek tanımadan mezun olan ziraat mühendisleri… Yine sayıları milyonları aşan iki yıllık yüksekokul mezunları. Eskiden bu okullar meslek yüksekokulu diye adlandırılırdı. Bir meslek kazandırma amacı taşırdı. Şimdi birer tabela okulu olup diploma vermekle mükelleftirler sadece.

Görüldüğü üzere gençlerimizin yıllarını alan ve onlara yararlı bir meslek ve birikim kazandırmayan bir eğitim sistemimiz var.

Sistemi yararlı kılmak çok mu zor?

Üniversiteyi, öyle kolay girilip mezun olunan bir yer olmaktan çıkarmak gerekir.

Çocukları, erken yaşlarda meslek kazandıran okullara yönlendirmek gerekir.

Meslek kazandıran okullar yaygınlaştırılmalı.

20’li yaşlara gelen herkesin bir veya birkaç mesleği olmalı.

Okullar, diploma veren binalar olmaktan çıkarılarak yaşama hazırlayan ve yaşamın cıvıl cıvıl aktığı kurumlar olmalı.