Benim de 35 yıldır üyesi olduğum Almanya DİDF (Almanya Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu) yıllar önce "ırkçılık ve ayrımcılık bir devlet politikasıdır" dediğinde o dönemler başta iktidara hakim olan düzen partileri olmak üzere birçok kesimden, içinde solcu geçinenler de dahil "efendim nasıl olur, ırkçılık ve ayrımcılık bir devlet politikası değil, bir avuç kendini bilmezin işidir "deyip çıkmışlardı meydana…

O köprülerin altından fazla sular akmadan DİDF'in haklı olduğu ortaya çıktı ve bugün artık iktidara hakim olanlar bile ırkçılık ve ayrımcılığın geldiği noktayı görerek bunun bir devlet politikası olduğunu kabul edecekler neredeyse. Evet, üyesi olmakla gurur duyduğum DİDF'in çizgisi işçi ve emekçilerin çizgisidir. Bundan dolayı da kolay kolay yanılmaz çünkü gücünü emekçilerden alıyor. Bir yandan demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden bizim Almanya, bizim Almanya derken ben de burada yaşıyorum. Haliyle böyle demek zorundayım. Diğer yandan da ırkçı ve Faşist partileri meclis çatısının altında barınmasına müsaade edip işçi ve emekçilerden kesilen vergilerle besliyorsa, buna elbette ki devlet politikası denir.

Başka bir ifadeyle, kendisine demokratik bir ülkeyim diyen bir ülke, ülkedeki ırkçı ve Faşist partileri işçi ve emekçilerden kesilen vergilerle tosunlar gibi besliyorsa orada demokrasiden de bahsedilemez.

Bugün Almanya'da geldiğimiz noktada ırkçı ve Faşist partiler yüzde 23 oy alarak, mecliste söz sahibi durumdalar. Şunu da kesinlikle vurgulamak isterim. Bu ırkçı kafatasçılar Alman emekçilerini de temsil etmiyorlar. Sadece kendilerine cesaret veren egemenleri temsil ediyorlar o kadar. Bu meydanı ve bu kolaylığı bu faşist güruha sağlayan iktidar partileri bundan vazgeçmelidir. Vaz geçmedikleri taktirde yarın öbür gün halkların birbirlerini boğazlamalarına yol açmış olurlar ki, bu da felâket olur ve bunun altında kalırlar.

Bugün Almanya'da geldiğimiz noktada yine ırkçılık ve ayrımcılığı hayatın her alanında hissetmek ve yaşamak mümkün. Tekrar söylüyorum bu ırkçı ve ayrımcılığı devlet besleyip büyütüyor. Eğer buna hayır diyorsa o zaman bu ırkçı faşist örgütlemelerin kapısına kilit vurup yöneticilerini de yargılamalıdır. Bu tehlikeyi büyütmeye devam ederse, biz de kendimizi buna karşı daha güçlü hazırlayıp mücadelemize yeni başlamış gibi karşı duracağız. Zaten mücadele etmekten başka yolumuz ve çıkarımız de yoktur. Boynumuzu bıçağa uzatmayacağız.