14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili seçimlerine 3 gün kala, seçimlerin hangi turda biteceği meselesi öne çıkıyor.

Seçimlerin birinci ya da ikinci turda bitmesi üzerine nesnel-objektif değerlendirmelerden çok öznel-subjektif beklentiler dillendirilmeye başladı.

Aslında sadece bu meselede değil birçok meselede ne yazık ki, sahadaki durumu olduğu gibi yansıtan, nesnel gerçekliği aktaran değerlendirmelerden çok herkesin meseleyi kendine yonttuğu ve kendince izahını yapmaya çalıştığı yorumlara konu oluyor. Yani, mesele dönüp dolaşıp manipülasyon üzerinden toplumda belli algıları oluşturmaya, vaziyeti kendi lehine ya da tarafını tuttuğu kesimin çıkarlarına hizmet edecek tarzda eğip bükme çabalarına sahne oluyor.

Peki, seçimlerin ilk turda mı ikinci turda mı biteceğine dair kimse net bir şey söyleyebilir mi, tabii ki hayır. Çünkü 3 gün siyaset için hiç de kısa bir zaman değil ve Türkiye siyasetini iyi kötü takip eden herkes bunu bilir. Elbette ki herkes varolan verili koşullara ve gidişata göre anlık tahminlerini dile getirebilir, bunda yadırganacak bir şey yok.

Seçimler birinci turda mı biter, ikinci tura mı kalır tahminlerinden çok aslında birinci turda mı bitmeli ikinci turda mı bitmeli, hangi turda bitmesinin memlekete daha çok yararı dokunur üzerinden herkes fikrini açık ederse daha anlamlı olur.

Seçimlerin ikinci tura kalması demek her şeyden önce yeni bir seçim maliyeti ve milyonlarca yurttaşın yeniden bir seçim telaşıyla uğraşması demektir. Bu da hem zaman hem ekonomik olarak ülkenin ve yurttaşların kaybı demektir. Oysa genele hakim olan bir beklenti varsa o da seçimlerin ilk turda bitmesidir. Tabii genel kanının aksine özellikle iktidar kanadında ve seçim yarışına katılan Cumhurbaşkanı adaylarından İnce ve Oğan cephesinde seçimlerin ikinci tura kalması yönünde önemli bir çaba var. Özellikle de Oğan ve İnce’nin açıklamalarına bakıldığında ki, kendilerinin Cumhurbaşkanı seçilme şansları olmamasına rağmen bu çabada ısrar etmeleri ve seçimi ikinci tura bırakma gayretleri ve bunu gerekçelendirirken sarf ettikleri sözler üzerinde biraz durmakta yarar var. Oğan diyor ki, seçimi muhalefet ilk turda az farkla kazanırsa “Türkiye’yi bunlar kaosa götürür”. “Bunlar”  diye kast ettiği kim, iktidar. Peki, sebep? Bu ülkede yüzde 51 ile sistem değişebildi ve bir kaos çıkmadı. Ama diyeceksiniz ki, İstanbul seçimlerinde az oy farkı olduğu için seçimler yenilendi. Evet, 13 bin 729 farkla kazanılan seçimleri iktidar kanadı hazmedemedi ve seçimleri yeniletti. Ama yine bir “kaos” çıkmadı yani sadece seçim yenilendi. Oysa seçimin ikinci tura kalması için çabalayanlar (İnce hariç, zira o ikinci turda seçimi kazanacağının hayalini kuruyor) da zaten seçimi yeniletmekten başka bir iddia ile hareket etmiyorlar. Peki, muhalefetin az farkla değil de çok farkla seçimi kazanmasını isteyenler neden ilk turda muhalefete destek vermiyor bu da akıllara gelen bir soru. Madem ki, seçimin ikinci tura kalmasını aradaki oy farkı için istiyorlar o halde her kim ki kimin kazanmasını istiyor ilk turda o adayın lehine de çekilebilir. Demek ki, mesele bu değil.

Yurttaşların demokratik iradesinin gerçekleşeceği seçim günlerinde “kaos” kelimesini sarf etmek sandığın meşruiyetini gölgelemekten başka bir işe yaramaz. O yüzden bu tür lafları etmektense seçimin en sağlıklı bir şekilde sonuçlanması ve yurttaşların iradesinin sandığa tam ve eksiksiz yansıması için özellikle sandık güvenliği başta olmak üzere gerekli tedbirlerin alınması ve seçim gününün bayram havasında geçmesi için herkesin elinden geleni yapması gerekir.

Seçim ikinci tura kalır ya da kalmaz meselesinden çok ikinci tura kalmasının ülkeye ne katkısı olur, onun üzerinden düşünmek ve tercihini ona göre yapmak daha anlamlı olur kanaatindeyim. Başta da dediğim gibi seçimlerin ikinci tura kalması hem zaman hem ekonomi açısından ülkenin zararınadır. Seçim ilk turda biterse tüm ülke hem zaman hem ekonomik olarak kazanacak.