Çok az kişinin uğraş alanına girmek, orada emek ve kalem oynatmak, bir insan için çok cesur bir iştir.

 Dış dünyanın biçimsel görüntüsünün iç dünyasını açığa çıkarmak, çok önemli bir maharettir.

Mesela; doğanın bütün orman, nehir ve dağlarına birer dil verip, onları okurla buluşturmak.

Doğanın kendi derdini, sorunlarını insanlara anlatımda aracı olmak. Bu meyanda en mahir olansa şairlerdir.

Mesela; savaşların kahramanlık görüntüsünün iç dünyasındaki yıkımını açığa çıkarmak.

Mesela; aşkı karşıt cinsinde somutlamak ve görünüşteki o güzelliğin acılı dünyasını, büyülü bir dile kavuşturmak. Etrafa görünürdeki güzelliğin kahredici dünyasını açığa çıkarmak.

Mesela; çıkarılan derslerin nasihat dilini, çevreye sevdirmek.

Yaşamın kağıt gibi buruşturulup çöpe atılmayacak kadar değerli olduğu dizeleri...

yüzümüz buruş buruş

bir kâğıt sanki

nicedir çöpe atılmaya hazır.

meymenet yok bu naçar halimizden kimselere.

Yakamozda köpeklerin ulumasındaki aşkı:

bir köpek nasıl ulursa

medetsiz ağladık ışığında

silme yakamozlandı aşk-ı derya.

silme yakamoz.

Bir Kürd delikanlısının, yaralarının dikiş tutmama sitemi:

ayaküstü hüzünler değil bunlar

zor dikiş tutar bu yara

serde kürtlük varsa.

Hele bıyığı yeni terlemiş genç delikanlının aşkı için ölüm ile kavgayı göze alış anlatımı:

cenk yolunda bıyığı terlemiş cengâverdik.

ömre (c)eza yenilgilerden hüzün sıkardı ümüğümüzü.

ustura ağzı kadar bileylediğimiz öfke

dili dağlanmış lâlistan’dı.

ey şahdamarım üzre tekinsiz sallanan zalim!

buyur gel hadi,

kavgaysa kavga, ölümse ölüm!

yeter ki zeval gelmesin aşka,

gül kokulu lâlistan’a.

Diyarbekir'den bahsederken, buram buram kokan ekmeğini anlatmamak olmazdı:

ki ben sabah olsun isterdim namussuzum karaydı diyarbekir.

bilen bilir taze ekmek kokuyordu ellerin üstelik beter açtım.

kim bilsin şimdi kendinden esmer çocukların

daha küfretmeyi bilmiyor böyle edepliyken dicle.

Şefaat isimli şiirindeki dizelerinde, günahkâr bir kadının tasviri:

gece sarhoş bir kadın gibi

durmadan

yalpa vuruyor yalnızlığıma.

Küçükken ressam olmak isteyen Hitler'in, bir ölüm makinesine dönüşmesini:

ressam olacağım diyordu on üçünde bir çocuk

döşedi auschwitz’i neredeyse kan kan üstüne.

artık şiir yazılmaz dese de adorno

tuvalinde ölü bedenlerle ressamdı hitler!

Ölenlere ağıt isimli şiirinde Yezidilere yönelik katliam üu dizelerle anlatılıyor:

tüyleri çekilmiş kanar

hadi sar yüreğinle

artık öldürülmesin yezîdîler!

biz ölelim öldürüldükleri her yerde.

İran’da hunharca öldürülen Kürt kadını Ferînaz’ın yaktığı isyan ateşini anlatan dizeleri hâlâ tüm sıcaklığını koruyor:

duysun insanlık!

ferînaz kadınlar

şaha kalkmış kentler doğuruyor.

Ve daha çok...

Evet, Metin AYDIN’ın şiirinden bahsediyorum. Bilinmez ve karanlıkmış gibi görünen dünyanın, aslında çırılçıplak olduğunu, her şeyin ayan beyan ortalıkta olduğunu ve dolaştığını, şiirsel anlatımıyla harika bir iş yapmış!

Bu şiirlerin, yıllardır ülkenin siyasal karanlığından muzdarip, ailesi ile büyük bedeller ödemiş, sürgünlerde kendi hasretinden bir milim geri adım atmamış, değerli kardeşim Mustafa AYDOĞAN tarafından Kürtçeye LALİSTAN adıyla çevrilimesi de daha bir anlamlı katmış.

Lis Yayınevi imzalı Lalistan şiir kitabının okuru bol olsun.  

İkram BİLGE